|
|
|
|
|
|
'Ben bu âlemin delisiyim'
Kanal 1'in Dünya Kupası için seçtiği yüz olan Ümit Aktan, 2002 Dünya Kupası'nda Kore yerine Cunda'dan bağlantı yaptığını söyleyenlere pasaportundaki Kore'ye giriş çıkış damgalarını gösteriyor. Adı deliye çıktığı için bazı kanalların kendisine itibar göstermediğini söylüyor.
Türkiye'de Dünya Kupası'nı yayınlayan ilk özel kanal olan Kanal 1, kupa boyunca spor programlarını Ümit Aktan'a teslim etti. Genç bir kanalda genç bir ekiple çalıştıklarını söyleyen Aktan, ilk günler biraz emeklediklerini ama şimdi koşmaya başladıklarını söylüyor: "Ekibimiz çok genç ama benim bu konuda deyim yerindeyse kaşarlaşmış, nasır bağlamış bir insan olmam avantaj oldu." Ümit Aktan'la Dünya Kupası'nı konuştuk. Aynı zamanda yıllardır hakkında konuşulan, özel bir kanal tarafından görevli gönderildiği 2002 Dünya Kupası'nda Kore'den değil de Cunda'dan yayına bağlandığı söylentilerine bir açıklık getirmesini istedik. İşte Ümit Aktan'ın ağzından kendi gerçekleri... - Siz, şu an spor spikerliği ve yorumculuğu yapanlar içinde en eskilerinden birisiniz. Ama özel kanallarda size fazla rastlamıyorduk. Teklif gelmiyor muydu? - Zaman zaman teklif geldi ama benim adım bu âlemde deliye çıkmıştır, 'O delidir,' derler. 'Yapar, çok iyi yayıncıdır, ona bir yayını ver alır götürür,' de derler. TRT'den beri gelen böyle bir namım vardır ve bununla gurur duyuyorum. Ama adım deliye, daha doğrusu yayının delisine çıktığı için ve çok fazla şey bildiğim, eğitici davrandığım için belki itibar etmediler. Ama itibar etmemeleri benim için bir gurur kaynağıdır. Evet ben deliyim, televizyon delisiyim. Dünya Kupası olduğu zaman o yıl hayatımı ona göre programlıyorum. - Ne yapıyorsunuz mesela? - Mesela bu Dünya Kupası'nda bir hakemle ilgili bir hata yaptık yayında. Ahmet Çakar da doğal olarak beni yakaladı. O hatadan dolayı ben o gece sabah beşe kadar uyumadım. Bütün kütüphaneyi indirdim ve o hakemin bütün kariyerini, geçmişini çıkarttım. Hatta hiç kimsenin bilmediği, yayına da taşınmayan; altı yıl önce kalın bağırsağından ameliyat geçirdiğine, bir yıl hakemliğini dondurduğuna kadar bütün bilgileri çıkardım. Yani ben adamın geçmişini tamamen biriktirmişim. - Kanal 1'in spor programları emin ellerde diyorsunuz yani... - Ben buraya gelirken öyle isimler müdahale etmiş ki, 'Çok riskli bir isim,' demişler. Mesela Cengiz Semercioğlu 'Çok riskli bir isim,' diye yayında söyledi. Ben Cengiz Semercioğlu'yla bir çay bile içmemişim. Beni tanıyıp tanımadığını sorduklarında 'Hayır,' diyor. Peki nereden biliyorsun riskli olduğumu?
'AĞZIMDAN ÇIKAN LAFI BİLİRİM' - Peki sizi niye riskli olarak görüyorlar? - Ben de bilmiyorum. Canlı yayın terbiyesi, ahlakı almış birisiyim. Benim kulağıma kulaklığı taktığınız, kameranın ışığı yandığı zaman dünya umurumda değildir, yayın benden daha önemlidir. Ben aynayla uğraşmam, akışla uğraşırım. Bu farktan dolayı bana deli diyorlar. Hayatında bir arkadaşıyla çay içerek yarım saat muhabbet etse yorulur insan. Televizyondaki 90 dakikalık bir maç yayını ortalama 4 bin kelimeyle geçer. Kavgası, olayı varsa 5 bin kelimeye yaklaşır. 90 dakikada 5 bin kelimenin içinden bir tane kelimeyi seçip de 'Yanlış yaptı,' demek çok büyük bir haksızlık. - İnternet sitelerinde maç anlatırken kişisel yorumlar yapmanız da eleştiriliyor... - Ağzımdan çıkan laf beynimden ağzıma gelene kadar süzgeçten geçer, o lafın nereye gideceğini bilirim ben. Ama bahsettiğiniz internet sitelerini de biliyorum, çoğu benim olmayan sözcüklerdir. Ayrıca benim özel bir seyircim var, kimse işin bu tarafını araştırmadı. Türkiye'de iki tane yerde pankart astılar, 'Digitürk yayını vardır, Ümit Aktan'ın anlatımıyla,' diye. Digitürk'ün sesini kısıp radyodan benim anlatımımı açmışlar.
EYLEM BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|