| |
İşte Prof. Mehmet Haberal
Prof. Dr. Mehmet Haberal "ortada görünmeyen" ama siyasi kulislerde "adından çok bahsedilen" bir bilim adamı... Başkent Üniversitesi Rektörü. Ayrıca... Siyasette yeni oluşumun "pişirildiği" platformlardan "Diyalog Grubu" nun kurucularından. Bu "girişten" sonra, "konuya" geçelim.
"Yeni oluşuma" DYP'yi dahil etme gayretleri çok. Ancak Mehmet Ağar "zamanın DYP'ye çalıştığı ve seçimden DYP'nin ilk 3 partiden biri olarak çıkacağı" düşüncesinde. Onun için "kim gelecekse DYP'ye gelsin" diyor. "Oluşumculara" soğuk/uzak duruyor.
CHP ve Deniz Baykal'ın "durumu" farklı. Yeni oluşumcuların "proje alternatifleri" içinde, seçime "CHP omurgasında" gidilmesi de var. Böyle bir durumda Deniz beye "biçilen" -rol seçimin erken olması halinde-Cumhurbaşkanlığı. Başbakan adayları ise Prof. Büyükerşen ya da Prof. Mehmet Haberal. Deniz bey "erken seçimin suya düştüğünü" görüyor. "Bu alternatife" prim vermiyor. Ve tıpkı Mehmet Ağar gibi "kapı açık, herkes buyursun gelsin" diyor.
Kulislere devam edelim: Yeni oluşum eğer "sol eksenli başlayıp, sağa açılacaksa" Başbakanlık için düşünülen isim Prof. Büyükerşen. Ama "start" sağ eksenli verilip, sonra merkez solu kucaklayacaksa, bu defa Başbakan adayı Prof. Mehmet Haberal.
Prof. Haberal "medyaya kapalı." "Kendi işiyle" meşgul. Gelişmeleri izliyor ve "bekliyor." Prof. Haberal ile Başkent Hastanesi'nde buluştuk.
-Sayın Haberal... Yeni oluşum? Haberal Hoca "çocuk 6 yaşında... İstanbul'dan geldi" diye anlatmaya başladı. Çocuğun "akut karaciğer yetmezliği" varmış. Haberal Hoca "babanın karaciğerinin bir kısmını, 6 yaşındaki oğluna" takacakmış.
-Sayın Haberal... Yeni oluşum? Hoca "hasta bir kocadan" bahsetmeye başladı: -Ona da karısının böbreğini nakledeceğim.
-Sayın Haberal... Yeni oluşum? Bu defa da "bir annenin karaciğerinin bir kısmının kızına takılması" gündeme geldi.
Prof. Haberal ile "36 saat sonra" konuşmaya başlayabildik. "Demeç değil, sadece bir dost ile sohbet" diye konuya girdi. "Yazacağımızı" söyledik. İşte Prof. Haberal ile sohbetten birkaç satır: *Bir bilim adamı olarak görevimin başındayım. *Yarın kendimizde konuşma hakkı görmek istiyorsak bugün bize düşeni yapmak zorundayız. *Ülkemize sahip çıkmamız gerekiyor. *Ülke hepimize emanet edilmiş. *Türkiye'nin bugün bazı endişelerin içinde olması üzücü. *Ne kişisel ikbal, ne koltuk peşindeyim. *Ülkemin sıkıntılarının giderilmesi için acaba bir katkımız olabilir mi? *Hepimizin sorumluluğu var. Sorumluluktan kaçamayız.
"Sohbetin gerisi" var. Ankara kazanı "yüksek ateşte." Ancak "bugünlük bu kadar."
|