Bu bir dalgalı kur değildir ne olduğunu da bilmiyorum
Kurda mayıs ve haziran ayında gerçekleşen yukarı yönlü dalgalanma 2001 devalüasyonundan sonra görülen en büyük dalga oldu. 2001 krizi sırasında dolar kuru 50 günde yüzde 86.7 arttı. Yukarı yönlü ikinci büyük dalga yüzde 34.4 ile 21 Mayıs 18 Temmuz arasında hükümette Telekom kriziyle gerçekleşti. Son dalgalanmada ise dolar 1.302'den 1.775'e çıktı ve yüzde 36.3 arttı. *Bu kez de yukarı dalganmayı kendi başına bırakamadık. Merkez Bankası sadece faizi 4 puan artırmak zorunda kalmadı. *Aynı zamanda döviz satışı da yaptı; hem doğrudan hem de ihaleler yoluyla. *Üstelik piyasadaki fazla YTL likiditeyi de çekmek zorunda kaldı. *Buna siyasi söylemde yumuşamayı da eklemek gerekiyor. Bütün bunlar kurun yükselişini durdurmak içindi. Sonunda bu yükseliş yüzde 36.3'e vardıktan sonra durduruldu.
Bütünsilahlarkullanıldı Ama kesin olmamakla birlikte Merkez Bankası 5 milyar dolara yakın döviz satışı yapmak durumunda kaldı. Üstelik sadece Merkez Bankası döviz satmadı. Başka bir kamu kuruluşu olan TMSF de 2 milyar dolara varan satışlar yaptı. Yerli tasarruf sahiplerinin 5 Mayıs-16 Haziran arasında döviz mevduatlarında 2.6 milyar dolar azalma meydana geldi. Yani, Merkez Bankası'nın hem YTL likiditeyi çekip hem döviz satması ve faiz artırması böyle bir ortam üzerine sonuç verdi. MerkezBankasıkurunönünükesmekiçinbütünsilahlarınıkullandı. Şimdi kurun durulmasıyla dikkatler ABD Merkez Bankası FED'in yapacağı açıklamaya ve pazartesi günü çıkacak Türkiye'nin haziran ayı enflasyon rakamlarına çevrildi. Bekleneninaltındafaizveenflasyonaçıklamasıgelirsebirsüreliğineyenibirkötüleşmeihtimaliazalır. Durumu şimdilik kurtarmış oluruz. Peki müdahale etmeyip bırakılsaydı sonuç ne olurdu? Kur alıp başını gider, piyasalar kaos içine girer ve ekonomi yeni bir kriz yaşardı.
Yapıuygundeğil Son uygulama ortaya koydu ki, serbest dalgalı kur rejiminde olsak da, kurunaşırıdüşüşünede,aşırıyükselişinedekatlanamıyoruz.Böylebirekonomikyapımızyok.Piyasalarvereelekonomiolarakhenüzosağlamlıktadeğiliz. Müdahale ediyoruz. Müdahaleye hevesli olmasak da yapmak zorunda kalıyoruz. 2001sonrasındakurun1.300'ünaltınainmesineve1.600'ünüzerineçıkmasınabelkibirveyaikiistisnadışındatümüylemüdahaleetmişiz. Son dalgalanmaya kadar yapılan müdahalenin boyutu net bazda, yani satışların alışlardan çıkarılmasından sonra 48milyardolarakadarçıkmıştı. Bunun 22 milyar dolarlık kısmını 2005 yılında yapmışız. Zaten şu anda YTL likiditesinin aşırı bir şekilde artmasının, bunun enflasyona yol açmasının ve sonunda döviz talebi yaratmasının arkasında geçmişte Merkez Bankası'nın yaptığı döviz alımları yatıyor. Döviz alırken piyasaya çıkan likidite artık önemli bir sorun.
Adıdeğil,sonuçönemli Dövize bu kadar müdahale ettikten sonra uygulanan kur rejiminin adı serbest dalgalı kur mudur? Benim görebildiğim kadarıyla bu bir dalgalı kur değildir. Bizim finansal piyasa ve ekonomik yapımız kurun serbestçe dalgalanmasına maalesef izin vermiyor. Aşağı giderken de ciddi rahatsızlıklar yaratıyor, yukarı çıkarken de. Çünkü kur dalgalanması önce bütün finansal piyasalara, ardından da bütün ekonomiye yayılıyor. Bu nedenle son yapılan müdahalelerde de ortaya çıktı ki, kurun dalgalanmasından çok ekonomiyi ve piyasaları etkileyen, endişeye yol açan aşırı ve hızlı düşüşü ya da aşırı ve hızlı yükselişidir. Yanimüdaheleedilenkurunseviyesidir.Budurumdaserbestdalgalıkuruygulamasıfiilenortadankalkmışoluyor. Uygulamanın adı nedir derseniz, ben de bilmiyorum. Zaten adının ne olduğu o kadar da önemli değil. Önemli olan yarattığı sonuç. Sonuç ekonominin lehineyse kur rejiminin adı konulmasa da olur.