Brezilya neden ıslıklandı?
Maçı izleyen herkes farkındadır. Ömer Üründül de not düşmüş: "Brezilya'nın ilk defa ıslıklandığına şahit oldum." Futbola meraklı çoğumuzda "Brezilya ikamesi" vardı. "Brezilya ikamesi"; ikinci, üçüncü sınıf ülke insanlarının, hele o ülkelerde ikinci, üçüncü sınıf sayılanların, milli takımlarının beceremediği her şeyin tatminini Brezilya'da bulmasıydı. Brezilya, gerçekleşen hayallerimizdi, Brezilya, garibanların göremediği saygıyı ayağının gücüyle hepimiz adına alıyordu. Onlar Türk, Arap, Afrikalı olamasa dahi biz Brezilyalı olmuştuk. Çünkü bu (bizim gibi) gariban ülkenin "plajdan çıplak ayakla gelme" kavruk çocukları, zengin, mağrur beyaz adama kafa tutmakla kalmamış, sağlı sollu ataklarla onu yıpratıp dar alanda kısa paslarla başını döndürmüş, çalımlarla belini kırmış, beyaz ağlara gidip gelmiş, tüm beyaz kaleleri zaptetmişti. Brezilya; Arjantin ve Uruguay gibi kadim Latin rakipleri dışında tüm Orta-Güney Amerika, Brezilya Harlem, New Orleans ve siyahi ABD, Brezilya Asya, Afrika, Ortadoğu, Avrupa'nın yoksulları, dünyanın tüm siyahları, sarıları, kızılları, Brezilya hepimiz olmuştu. İşin en güzel yanı, hayatta, dünyada genellikle hep kaybedenlerin, Brezilya sayesinde "sürpriz olmazsa mutlaka kazanma" sıydı. O yüzden, faşist cunta dönemi bile görmezden gelinirdi. Onca kayıp, onca ceset, onca işkenceyi unutmak isterdi insan; üçgende verkaç yapılırken.
İyi de, neden ıslıklandı? Kestirme cevap, ıslıklayanların zaten Almanlar olması. Ama ben de çok ıslıklamak istedim; belki siz de. Belki cevap, yıldızların doğru dürüst top oynamadan, rakipleri çırpınırken kaytarıp bir de kazanıyor olmaları. Ama bu yüzden her takım ıslıklanabilir. İtalya, İngiltere, İspanya maçına kadar Fransa fazlasıyla hak etmedi mi? Brezilya'da başka bir şey olmalı.
Galiba şu: Futbolun en büyüklerinden ( Maradona' ya kadar en büyüktü) Pele, 17 yaşında başladığı kupa kariyerinde, devrin canlı yayınsız, sponsorsuz dünyasında dahi her köşede tanındı, sevildi. Son deminde ABD'de bile para-forma giydi de, Avrupa'da hiç oynamadı. Yıllardır kola şişelerinde yuvarlanıp reklamdan reklama koşarak acısını çıkarıyor olmalı! O Brezilyalıların çoğu "para" ve iktidar ile özdeşleşmedi. Elbet kazanmışlardır ama, isimleri ancak dört yılda bir dünya vitrinine çıkıyor, burada biz, turne olsun da Santos, Cruzeiro gelsin diye dört dönüyor, sinemada film önü maç gösterimine doyamıyorduk. Dört yılda bir Brezilya denen gezegenden dünyamıza gelen mucizevi siyahlar ve melezlerdi ve mesela gol kralı Fontaine' li Fransa'da tek siyah yoktu. İngiltere'de de. Afrika'nın çoğu hala sömürge idi, sömürgenin kramponu ve millisi yoktu. Oysa bu Brezilya artık Avrupa takımı. Hemen hepsi, her an şöhretin olduğu yerde. Hepsi her dakika, Barça, Real, Inter, Milan, Bayern formasıyla hep ortada. Reklamda, tişörtte, her saniye. 5 bin Brezilyalı futbolcu, dünyanın her köşesinde. Usta ama çok varlıklı bu "üstün adamlar", artık "dünyanın tüm zencileri" değiller. Centilmen ve şirin de olsalar, bir Gana karşısında onlar bir nevi "beyaz adam". Oynamadan kazanmalarına ıslık, tüm oynamadan kazananlara, pek terlemeye gerek görmeyene, ter akıtana bir bakıma tepeden bakana, kafadan favorilere ıslık aynı zamanda. Eski Brezilya, kıpır kıpır muhalif ve inadına bir şampiyondu. Bu futbol despotu Brezilya ise, dünyanın tüm iktidarlarını temsil ediyor sanki. Brezilya denen yoksul ülkeden fışkıran olağanüstü futboldan ziyade; aşırı olağan, sıkıcı bir şeyi.
|