Şırfıntıyı asın hakim bey!
Geçen pazar, Polonezköy sırtlarında tadına doyum olmaz bir mangal partisinde iken telefonum çaldı. Arayan İlhan Uçkan idi. Hani Milliyet Gazetesi'nde ilişkiler üzerine bilirkişi tadında yazılar yazan ve şimdilerde Kanal 1'de 'Kırmızı Günler' diye bir program hazırlayan İlhan Uçkan... Programında yeni başlattığı bir kampanya ile ilgili benden destek istediğini söyledi ve başladı anlatmaya... Uçkan; ilişkilerde aldatılan kadının, erkeği ile arasına giren 'öteki' kadına maddi manevi tazminat davası açılabilmesine imkan tanınmasını istiyor. Aile kavramını herkesin ve devletin desteklediğini ama araya giren kadınla ilgili hiçbir hakkın bulunmamasının yanlış olduğunu savunuyor.
DESTEK VEREMEDİM Örnek olarak da Hülya Avşar- Kaya Çilingiroğlu'nu gösterip; 'Avşar'ın tazminat hakkı olmalıydı' diyor. Benden de konu ile ilgili destek bekliyor. Ne yazık ki; telefonda İlhan Hanım'ın istediği desteği çok içimden geldiği halde veremedim. Eğer bu konuşmayı 5 yıl önce yapsaydık ona kayıtsız şartsız destek verebilirdim. Çünkü henüz hayatımda hiç aldatılmamıştım. İlişkiler konusunda bütün klişe, kulaktan dolma, ezber fikirlere sahiptim. Beni aldatanı oracıkta terk edecek, kendimi kullandırmayacak, hemen arkamı dönüp olay yerini koşarak terk edecektim. Oradan bakınca hayat; tüm ideallerinizi gerçekleştirebileceğiniz boş bir tarla gibiydi ve ben henüz 'sonbaharda boş bir yüzme havuzu' olmamıştım. Ama 32 kısım tekmili birden, aksiyon dolu bir ilişkiye dalıp aldatılmanın kekremsi tadını alınca; (gördüğünüz gibi istersem öldüren tasvirlere imza atabilecek kadar kuvvetli bir kaleme sahibim!) hayatın hiç de arkadaş konuşmalarındaki gibi köşeli olmadığını fark ettim.
REZALET BİR DURUM Evet aldatılmak rezalet bir duygu... Tıpkı; aldatıldığınız halde sizi aldatan insanı kendinize döndürmeye çalışmak, diğer kadını tüm nefret ve intikam duygularınızın merkezine alıp, sizi aldatan insanın 'aslında var olduğunu düşündüğünüz' merhametine sığınmak gibi... Güzel günlerin çok yakında olduğuna ve sevdiceğinizin kafasının karıştığını, bunun da tek suçlusunun 'o şırfıntı' olduğuna kendinizi inandırmak da bir kadının düşebileceği en rezalet durumdur. Siz bunları yaşarken; arkadaşlarınız dışarıdan tıpkı İlhan Uçkan gibi "Salla gitsin, sana bunları yapmasına izin verme! Bak o hödüğün teki, bir seninle eğleniyor, bir onunla... Sen okumuş bir insansın, sana sevgili mi yok!" çağrıları ile sizi kendinize getirmeye çalışırlar. Dışarıdan her şey çok kolaydır. Arkadaş olsaydık belki Hülya Avşar'a da böyle telkinlerde bulunurdum. Ama ne kadar canı yandığını, eski kocasının bir başka kadından çocuk bekliyor olması fikrinin; etinden nasıl et koparır gibi acı veren bir şey olduğunu bir tek kendisi anlayabilir!
BELKİ GERÇEKTEN SEVDİ Şimdi ben kalkıp, sevgilimi elimden alan kadına dava açmak istemem. Burada suçlu sadece o kadın mıdır? Veya o kadın gerçekten suçlu mudur? Belki gerçekten sevmiştir ve olayların bu noktaya gelmesinde benim de payım vardır! Beni aldatan (burada sıfatlarını sayamayacağım) 'değerli' insanın suçu tam olarak kaç gramdır? İlişkilerde suç katsayısı gram bazında mı yoksa gözyaşı miktarıyla mı ölçülmektedir? Diyelim ki; sevgilimin beni aldattığı kadına dava açtım. Davada ne diyeceğim karşılarına çıkıp? "Hakim bey, benim sevgilim melek gibi bir insandı, işte bu şırfıntı (Burada parmak şırfıntı yönünde sallanıyor) aramıza kara bir gölge gibi girerek, masum (canım sevgilim, nazlı çiçeğim, aşk böceğim) sevgilimi baştan çıkarmış... Manevi dünyamı yıkmış, beni paramparça etmiş ve de yeni sürdüğüm ojelerimin çizilmesine neden olmuştur" mu diyeceğim? Ya hızımı alamayıp bir de "Asın şırfıntıyı hakim beyyy" diye bağırıp bayılıverirsem mahkeme salonunda! (Bayılırsam daha mağdur görünebilirim...)
'MAĞDURUM' DERSE! Birbirlerini sevdilerse ve benden de vazgeçilemiyorsa ben yine de dava peşinde mi koşacağım? Boşayacağım varsa boşarım. Ama en az benim kadar canının yandığını bildiğim kadını 'vurun kahpeye' oyununa alet edemem. Düşünün bir de hakim durumun ispatını isterse! Ben yanımda gazeteciler, polisler ve tükürüğü kuvvetli birkaç arkadaşımla 'zina ekiplerini' yeniden mi hortlatacağım? Peki ya bir de aldatan sevgili kalkıp "Ben bu iki kadından da vazgeçemiyorum hakim bey, çok mağdur oldum. Ben de tazminat istiyorum" derse ne olacak?
|