|
|
Demokrasi partilere 'bol' geliyor!
AK Parti il kongreleri artık bitiyor. Şimdi gözler sonbaharda yapılacak büyük kongreye çevrildi. Ortada henüz netleşmiş bir durum yok. Ancak tüm bilinmezliğe rağmen asıl ince hesapların hedefi o büyük kongre. En önemli soru da şu; Başbakan Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olursa partide durum ne olur? Aslında geriye dönüp bakıldığında tüm il kongrelerine bu kaygının yön verdiği çok açık görülüyor. Bütün hesaplar "Tayyip Bey" sonrası "tufan" çıkmaması üzerine yapıldı. Bu nedenle de neredeyse tüm illerde, ilçelerde "tek ses, tek aday ve tek liste" çıkarılması için yoğun çaba harcandı. Onca eleştiriye, bireysel çıkışlara rağmen bu tavırdan taviz verilmedi. Peki tüm bu çabalar nasıl bir tablo ortaya çıkardı? Görünen şu; bir iki ilde yaşanan rekabet hariç tüm illerde benzer bir yönetim yapısı oluştu. Ortak özellikleri de; "Merkeze bağlı, itaatkar" olmaları. Şimdi kulislerde bu tablonun "teşkilatlarda heyecansızlık" yarattığı tartışılıyor. En etkili olduğu yer de İstanbul İl Kongresi oldu. Kongrenin sonuçları analiz edildiğinde ilginç bir durum ortaya çıkıyor. 695 delegenin olduğu kongrede, Dr. Mehmet Müezzinoğlu 470 oyla yeniden il başkanı seçildi. Gelmeyen, oy vermeyen ve oyları geçersiz sayılanların toplamı 225. Ciddi bir rakam. Yani delegelerin yaklaşık üçte biri oy kullanmadı. Daha çarpıcı olanı, il yönetim kurulu listesinde yer alan isimlerin çoğunun çizilmesi ve Müezzinoğlu'ndan bile daha düşük oy almaları. Peki bu sonuç ne anlama geliyor? Kongrenin Divan Başkanı olan Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, çıkan sonucu şöyle değerlendiriyor: "Kanaatime göre tek listelerde ve rekabetin olmadığı durumlarda böyle olması doğal. Kimi kuyruğa girip beklemek istemiyor, kimi de nasıl olsa kazanır diye bakıyor. Ama bir mesaj verildi mi verilmedi mi doğrusu bir yorum getiremem." Genç ve deneyimli bir siyasetçi ise bu sinyalin iyi okunması gerektiğini söylüyor ve şöyle diyor: "Bir iktidar partisinde, delegelerin üçte biri mevcut il başkanının seçildiği kongrede geçersiz oy veriyor veya katılmıyorsa; orada bir memnuniyetsizlik, örtülü bir protesto vardır. Bazı kişiler işi nedeniyle katılmamış olabilir; bu yüzde 2 veya 3'ü geçmez. Ama 15 bin kişinin katıldığı bir kongrede, delegenin üçte biri katılmıyorsa bu bir sinyaldir." Bu sinyali AK Partililer Antalya Kampı'nda yukarıya yansıtacak mı bilinmez. Ama görünen o ki, AK Parti yönetimi kendi gelecekleri için işi sıkı tutsa da bunun bedelini öteki partilere benzeyerek, yani parti içi demokrasiyi feda ederek ağır ödeyecek. Parti içi demokrasi açısından "sinyali anlamak" ise her zamanki gibi yine bir başka bahara kaldı.
|