Yıldönümü
ABD Başkanı Bush'un Avrupa'da her yıl en az bir kez tekrarladığı, asıl amacı Rusya'nın nasırına basmak olan "Demokrasi ve özgürlük" gösterilerinden birini daha izledik. Geçen yıl mekan olarak Slovakya'yı seçmişti. Bu yıl Macaristan ona aradığı fırsatı sağladı. Fırsat? 1956'daki Budapeşte ayaklanmasının 50'inci yıldönümü törenleri. Biz de aynı fırsattan yararlanıp tarihte yolculuğa çıkalım. Sovyetler Birliği lideri Nikita Kruşçev'in 1956 Şubat'ında toplanan Komünist Partisi 20'inci Kongresi'nde, Stalin'in politikalarını terkettiklerini açıklamasıyla Doğu bloku ülkelerinde özgürlük rüzgarları esmeye başladı. Polonya'da halk hareketleri sonucu 1948'ten beri Moskova'da tutulan ılımlı lider Wladyslaw Gomulka ülkesine döndü ve başbakanlığa getirildi. Bu gelişme Macaristan'da müthiş yankı yaptı. Bir grup aydın ve gencin çağrısıyla 300 bin kişi başkent sokaklarına dökülüp üç talepte bulundu: Demokrasi, ulusal bağımsızlık ve İmre Nagy'nin iktidara dönmesi . Nagy de, tıpkı Gomulka gibi özgürlükçü, demokratik bir sosyalizmi savunuyordu. Taleplerinin dünyaya duyurulması için radyo binası önüne toplanan kalabalığa polis ateş açınca barışçıl bir gösteri kanlı olaylara dönüştü. Ordu müdahaleyi reddetti, bunun üstüne hükümet Rus birliklerinden yardım istedi. Bu, işleri daha da çığırından çıkardı. Moskova, İmre Nagy'nin yönetime gelmesini kabul etmek zorunda kaldı. O da Macaristan'ın Varşova Paktı'ndan çekildiğini açıklayıp Sovyet birliklerinin ülkeyi terketmesini istedi. İşte bu bardağı taşırdı: Kızıl Ordu 200 bin asker ve 2 bin tankla Macaristan'a girip ayaklanmayı bastırdı. Çatışmalarda 25 bin Macar ile 7 bin Rus askeri öldü. 200 bin Macar yurt dışına kaçtı. İmre Nagy idam edildi. Bush dün işte "1956 devrimi" dediği o başkaldırıya ağıt yaktı. Ama Macarlar 23 Ekim 1956'da ayaklanmışlardı. Yani yıldönümüne daha 4 ay vardı. Olsun! Hem sonra Macarlar'ın o tarihte yaptıkları imdat çağrılarını ABD duymazlıktan gelmişti. Olsun! Hiç değilse 50 yıl sonra acıları paylaşıyor ya!
Stalingrad ve Kırım Aslında dün bir başka önemli olayın yıldönümüydü: Barbarossa Harekatı'nın. Hitler ordularının Sovyetler Birliği'ni işgalinin. Onu da kısaca hatırlatalım: 22 Haziran 1941 sabahı saat 03.00'te 3 milyonu Alman, 2.5 milyonu işbirlikçi ülkelerden derlenmiş toplam 5.5 milyon askerden oluşan Nazi orduları 3.600 tank ve 4.200 uçak eşliğinde dört koldan Sovyetler Birliği'ne girdi. Kızıl Ordu hazırlıksızdı. Çünkü Stalin, Hitler'in 1939'da imzaladıkları saldırmazlık paktına bağlı kalacağına inanıyordu. 1942 sonuna kadar Rusya içlerinde 2.300 kilometre ilerleyen Alman birlikleri Stalingrad'da durdurulabildi. Alman işgalinde 10 milyon Rus öldü. İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyetler'in toplam kaybı ise 21 milyona ulaştı. Nüfusunun yüzde 12'si! Ruslar tarifsiz ve sınırsız fedakarlıklarla Hitler ordularını durduramasaydı bugün tüm Avrupa'da tek bayrak, tek, devlet, tek rejim olacaktı: Gamalı Haç düzeni! Bush, İkinci Dünya Savaşı'nın o dönüm noktasından da hiç söz etmedi. Yarından sonra İstanbul Boğazı'ndan bir Ukrayna şilebi geçecek. Ambarları tıka basa Amerikan askeri malzemeleriyle dolu olarak: Karadeniz'deki "Deniz Meltemi" tatbikatı için Kırım'a çıkan ama halkın kovduğu Amerikan birliğinin teçhizatı. Kırımlılar'ın öfkesine şaşıran Amerikalılar "Bize neden düşman gözüyle baktılar, anlayamıyoruz" diyorlar. Sorunun cevabı Bush'un Budapeşte konuşmasında gizli değil mi?
|