Patron kendi ekibiyle çalışır ama...
O kadar çok yazı yazdım ki... Rötarları, uçak içinde bekletilmeleri, çalışanların davranışlarını eleştirdim. Bir ara eşkalimi Türk Hava Yolları personeline dağıttıklarını bile düşünmeye başlamıştım "Bu kadına dikkat edin" diye... Şaka bir yana, Türk Hava Yolları gözbebeğimiz. Söylene söylene hala aynı uçağa biniyorsam... Bu, işlerinde iyiler demektir. Son aylarda karşılaştığım hosteslerden, pilotlardan hep aynı şikayetleri duyuyorum. "Kadrolaşma var, çok rahatsızız." Yeni gelen patron istediğiyle çalışır. Bu kural dünyanın her yerinde aynıdır. İster "Kendi ekibi" deyin ister "Kadrolaşıyor" diye yorumlayın... Aynı hesap bence. Patron çalışma arkadaşlarını kendi seçer. İki artı iki, dört. Geri kalanları da değerlendirir. Ama... İşlerin iyi gittiği bir kurumda işini iyi yapan, çok çalışan cezalandırılıyorsa... Orada duracaksınız. Birisine sırf size benzemiyor, gözünü kaşını sevmediniz, yaşam tarzından hoşlanmadınız diye ceza keserseniz, sonunda kaybeden siz olursunuz. THY'de dedikodular almış başını yürümüş durumda. Yok kadın hostes sayısı azalmış, yok erkek elemanlar içki servisi yapmayı kabul etmiyormuş... Günümüzde bunların konuşulması bile bana itici geliyor. Hizmetten bahsediyoruz. Bir görevli "Dinimizde içki dağıtmak caiz değildir" diye kabin memurlarıyla nasıl tartışır? Öyle düşünüyorsan kardeşim, işi bırakır gidersin. Senin kuralların uygulanacak diye bir şey olamaz. Asıl şaşırdığım nokta, kabin memurlarıyla tartışan bu kişi hakkında rapor bile tutulmaması. Kim bilir nasıl sindirildiler ki ağızlarını bile açamıyorlar. THY dünya çapında başarılı bir şirket. Hizmeti, ikramı, temizliği, güvenliği... Tek geçerim. Belki de bu yüzden en ağır eleştirenlerden biriyim. Daha iyi olmalı. Bu yönetim gider, yenisi kendi adamlarıyla, anlayışıyla gelir... Tehlike bu aslında. Her yönetimle yeni bir yüz olmaz. Markalar kalıcıdır. Kimsenin THY gibi önemli bir markaya zarar vermeye hakkı yok. Ne istiyorsunuz? "Türkiye mi? Uçaklarında içki vermiyorlar" denmesini mi?
|