|
|
İlk romanımı 20 şişe viski 210 şişe bira ve 80 puro tüketerek 20 gecede yazdım
İşte Bukowski'nin ağzından hayat hikayesi: Geçmiş yüzyıllarda yazılanlar beni pek açmadı; aşırı ciddi buldum. Birkaç istisna dışında yapaylığa çok yakın. Bu bana devam etme gücü verdi... Haftada bir-iki, at yarışlarına giderim. Klasik müzik (Stravinsky ve Mahler) ve birayı severim. Romantik ve duygusalım. Boks maçlarından tat alırım ve hayatıma giren kadınlardan birkaçı beni bulutların üstüne çıkarmayı başardı. Hakkımda yazılanlara gelince, bazı tanıtma yazıları, makaleler, bir kitap ve biyografi sayılabilir; ancak onlar bu duvarın arkasındaki dolapta bir yerdeler ve şimdi gidip ararsam terler, sıkılırım. Siz de bunu istemezsiniz biliyorum. Sağolun... Ayrıca daktilo ve imla yanlışları için özür dilerim. İkisine de hiçbir zaman fazla ilgi duyamadım...
İKİNCİ SINIF İŞLER Andernach, Almanya doğumluyum. Babam işgal ordusunda asker, annem Alman'dı. İki yaşımda Amerika'ya getirildim. Kısa süre sonra Los Angeles'a taşındık. İkinci sınıf işler yaptım; kapıcı, benzin istasyonunda pompacı, bekçi, bulaşıkçı... Şehirlerin çoğunu gördüm ve yüze yakın işe girip çıktım. Yazmaya çalışırken ölümüne açlık çektim. Günde bir çikolatayla yetinerek haftada üç dört öykü yazıyordum. Yazdıklarımı Atlantic Monthly, Harper's ve New Yorker dergilerine postaladım. Hepsi geri geldi. Nihayet 24 yaşımda, bir öyküm Story dergisinde basıldı. Ardından Portfolio dergisinde bir tane daha. Her zamankinden fazla içmeye başlamıştım, sonraları yazmayı kesip sadece içtim. On yıl sürdü. Benim kadar ümitsiz olan kadınlarla geçirdiğim on yıl... Şiddetli bir iç kanama sonucu kendimi hastanenin düşkünler koğuşunda buldum. On iki şişe kan, on iki şişe glikoz verildi. 'Ameliyat olmazsan ölürsün' dediler. 'Bir kadeh bile seni öldürür' dediler. Bana çifte yalan söylediler. Hastaneden çıkınca iş ve kalacak bir yer ayarlamayı başardım.
50 YAŞIMDA BIRAKTIM Her akşam tonlarla bira içip şiir yazdım. İki haftada 60 kadar şiir yazmıştım... Şiirleri postalayıp aklımdan sildim. Harlequin dergisi bir sayısını tümüyle şiirlerime ayırdı. Çekici, sarışın bir kız ziyaretime geldi. Evlendik ve Texas'a gittik. Milyoner bir ailenin kızı olduğunu öğrendim. Evliliğimiz iki buçuk yıl sürdü. Yazmaya devam ettim, şanslıydım. Tekrar öykü yazmaya bile başlamıştım. Çoğu yayımlandı. Şiir kitaplarım çıkmaya başladı, senede bir gibi. Bir yeraltı gazetesinde 'Notes of a Dirty Old Man' başlığı altında yazdım. Open City, sonra Note Express ve L.A. Free Press'te sürdü. Öyküler kitap oldu. Elli yaşında çalışmayı bıraktım (başkası hesabına çalışmayı) ve ilk romanımı yazdım: Post Office. 20 şişe viski, 210 şişe bira ve 80 puro tüketerek, 20 gecede... Yayınevinden John Martin hayatımın sonuna dek tek satır yazmasam da ayda 100 dolar vaat etti. Hangi yazarın böyle şansı olmuştur?
|