|
|
|
|
|
|
|
İzolasyon kalkmadan hamle beklemeyin
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs üzerindeki siyasi ve ekonomik izolasyonlar tamamen kaldırılmadan, Avrupa Birliği'nin Türkiye'den Güney Kıbrıs'a havaalanları ve limanların açılmasını beklememesi gerektiğini söyledi ancak Türkiye'nin AB üyelik sürecine kararlılıkla devam ettiklerini de ekledi.
Partisinin meclis grubunda konuşan yapan Erdoğan, 2004 yılında Kıbrıs'ın iki tarafında Annan planı için yapılan referandumlarda AB ve ABD dahil dünyanın talepleri doğrultusunda olumlu tavır aldıklarını belirterek, "Verilen sözler yerine
gelmezse kimse bizden ne limanları ne hava alanlarını beklemesin" dedi.
Erdoğan'ın geçen hafta bir konuşmasında "Müzakereler durursa durur" şeklindeki sözleri AB yetkilileri tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Bugünkü konuşmasında, Türkiye'nin "dürüst bir ülke" olarak sözlerinde durduğunu vurgulayan Erdoğan, sorunlara rağmen AB müzakere sürecinin de kararlılıkla devam ettiğini söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hükümete muhalefet edeyim diye Türkiye'ye muhalefet etmeyin. Hükümete muhalefet edeyim diye demokrasiye, Cumhuriyete, hukuka, güvene, istikrara muhalefet etmeyin. İktidara muhalefet edeyim diye parlamenter sistemi, hukuk devleti ilkelerini zaafa uğratma çabalarına girmeyin. Bundan Türkiye olarak hep birlikte zarar görürüz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarının Türkiye'ye vaat ettiği adalet ve kalkınma çizgisi üzerinde yürüyüşünü kararlılıkla sürdürdüğünü söyledi. Bu kararlı yürüyüşün kısa zamanda Türkiye'ye neler kazandırdığını herkesin gördüğünü belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bizim için aslolan iş yapmaktır, laf üretmek değil. Siyaseti iş değil de laf üretmek olarak düşünenler bizim iktidarımızda fazlasıyla açığa, defatle açığa çıkmıştır. Biz ise suni gündemlere, boş tartışmalara zaman ve emek ayırmak yerine işimize yoğunlaşıyoruz. Bu siyaset tarzımızla doğru yolda olduğumuzu geçen zaman açıkça gösterdi.İnşallah bundan sonra da doğru bildiğimiz yolda, tökezlemeden Türkiye'ye hizmete devam edeceğiz.
Haksızlığa maruz bırakılsak da kimseye asla haksızlık yapmayacağız. Milletimizin, ülkemizin menfaatlerini her zaman kendi menfaatlerimizin üzerinde tuttuk, üzerinde tutacağız. 'AK Parti'ye muhalefet edeyim, Hükümete muhalefet edeyim' derken ülkeye muhalefet edenleri halkımız biliyor, gayet iyi tanıyor.''
''SİYASETİN ESAS ZEMİNİ AHLAK''
Başbakan Erdoğan, demokrasinin olmazsa olmaz gereklerinden birinin demokratik muhalefet olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama muhalefet de ancak demokrasi içerisinde var olabileceğini bilmeli, bindiği dalı kesmemeye çalışmalı diyoruz. Siyaset kurumun zayıflatan, siyaset alanını daraltan tartışmalardan hepimiz özenle kaçınmak durumundayız. AK Parti iktidarı olarak biz her zaman şu uyarıda bulunduk. Hükümete muhalefet edeyim diye Türkiye'ye muhalefet etmeyin. Hükümete muhalefet edeyim diye demokrasiye, Cumhuriyete, hukuka, güvene, istikrara muhalefet etmeyin. İktidara muhalefet edeyim diye parlamenter sistemi, hukuk devleti ilkelerini zaafa uğratma çabalarına girmeyin. Bundan Türkiye olarak hep birlikte zarar görürüz.Bunu bilmemiz lazım.
Artık Türkiye'de bazı meseleleri partiler üstü tutmayı öğrenmek zorundayız. Kişisel menfaatlerimizi, parti menfaatlerimizi bu milletin, bu memleketin ali menfaatlerinin önüne getiremeyiz, getirmemeliyiz.
Siyasetin esas zemini ahlaktır. Ahlaki zemini zayıf olan siyasetten Türkiye çok çekti. Kimsenin, 'Hükümete muhalefet edeyim' diyerek millete muhalefet etmeye hakkı, salahiyeti yoktur. Olamaz. Biz AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'yi büyüterek büyüyeceğiz. Siyasetimizin temel ilkesi, milletimizle, ülkemizle birlikte büyümektir.''
AB ÜYELİĞİ
Konuşmasında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, 12 Haziranda Lüksemburg'da yapılan AB zirvesinde 35 fasıldan biri olan bilim ve araştırma faslı ile ilgili müzakerelerin açıldığını ve bu faslın geçici olarak kapandığını hatırlattı. Böylece Türkiye'nin 12 Haziran 2006 tarihi itibariyle AB ile fiili müzakerelere başladığını kaydeden Erdoğan, şu ana kadar yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Dün ve bugün istatistik faslında tanıtıcı tarama yapıldığını bildiren Erdoğan, yarın da şirketler hukuku faslına geçileceğini söyledi. Böylece 25 fasılda tanıtıcı taramanın bitirileceğini belirten Erdoğan, ''Hani 'rehavet', hani 'Bu iş iyice ihmale uğradı' diyenler var ya onlara bu süreci anlatma bakımından bunları ifade ediyorum'' dedi.
Ayrıntılı taramada da 19 faslın şu ana kadar bitirildiğini vurgulayan Erdoğan, 1200 kişinin bu süreçte görev üstlendiğini ifade etti. 10 bin sayfanın üzerinde dokümanın da hazırlandığını kaydeden Erdoğan, 20 Ekim 2005 tarihinden bu yana 16 kanuni ve 79 mevzuat düzenlemesinin yapıldığını açıkladı. 2006 yılı sonuna kadar 30 kanun ve 103 düzenlemenin daha yapılmasını hedeflediklerini dile getiren Erdoğan, 2007 yılında da 24 kanun ve 151 düzenlemenin yapılmasının öngörüldüğünü de bildirdi.
SEÇİMLERE GÖRE AÇIKLAMALAR
Çok kısa dönem içinde müzakereler için çok yoğun bir çaba ve emek sarf edildiğini belirten Erdoğan, önemli ölçüde mesafe kat edildiğini dile getirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şimdi önümüzde 34 fasıl daha var. Türkiye yolunda ilerlemeye devam edecektir. Katılım süreci zorlu bir süreç olacak, bu kolay bir süreç olmayacak ve bu süreç içerisinde tabii ki karşılıklı olarak birçok açıklamalar yapılacaktır. Zaman zaman bunlar hoş olacaktır. Zaman zaman hoş olmayan açıklamalar olacaktır.
Bu sadece Türkiye için geçerli değildir. Buradan tüm milletime sesleniyorum: Bizden önceki dönemlerde de birçok ülke bu sancıları yaşamıştır. Aynı sıkıntıları onlar da yaşamıştır. Bunun açık, net örneği İngiltere'dir. 11 yıl bu süreci onlar da yaşamıştır. İspanya yaklaşık 8-8,5 yıl bu süreci yaşamıştır.
Şu anda bu film adeta tekrar ediyor. Bundan tabii ki rahatsız olanlar olacak. Biz de rahatsız olduk. Ama üzerimize düşeni de tabii ki yapacağız. Zaman zaman şu söyleniyor. 'Efendim orada seçim var. Seçim olduğu için bu açıklamalar yapılıyor'. Tamam da seçim sadece o ülkelerde yok. Bizim ülkemizde de seçim var. Eğer seçime göre bu açıklamalar değişiyorsa o zaman bizim de seçimlere göre açıklamalar yapmamız gerekir. Ama biz diyoruz ki burada bu tür böyle yalpalamalar olmasın. Çünkü Türkiye farklı ülke... Türkiye çizdiği çizgide, verdiği sözde her zaman sözünün sahibi olarak yerinde durur. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Şu ana kadar da bizim kararlılığımız, samimiyetimiz hep ortadadır.
Burada bizi üzen şudur. Diyelim ki bilim araştırma faslını görüşüyoruz. Eğer burada önümüze Kıbrıs gelirse biz buna güceniriz. Yani bilim araştırma faslıyla Kıbrıs'ın ne alakası var? Eğitim kültür... Bunu konuşurken bununla Kıbrıs'ın ne alakası var? Siyaseti buna niye bulaştırıyorsunuz? Siyasi ilkeler bu işle alakalı değildir.Ve buna bunu karıştırmak yanlıştır. Üzücü olan budur. Biz bu konuda tavrımızı 24 Nisan 2004'te AB üyesi 14 ülkenin talepleri istikametinde Kuzey Kıbrıs'ta garantör bir ülke olarak ortaya koyduk. Ama Güney Kıbrıs, AB'nin istediği istikamette değil, tam tersi bir tavır ortaya koydu. Bu tavra rağmen Güney Kıbrıs ödüllendirildi. AB'ye üye olarak kabul edildi. Kuzey Kıbrıs ise dışarıda bırakıldı.''
''TÜRKİYE DÜRÜST BİR ÜLKE''
Sözünde durmayanların sözünde durması halinde Türkiye'den de karşılığını bulacağını belirten Erdoğan, ''Verilen sözler yerine gelmezse kimse bizden ne limanları, ne havaalanlarını beklemesin. Siyasi tanıma noktasında tüm izolasyonların kalkması gerçekleşmedikçe, tüm izolasyonlar kaldırılmadıkça bizden bu beklenmesin. Bir defa tüm izolasyonların kalkması lazım. Kalktığı anda biz gereğini yaparız. Verdiğimiz sözü aynen tutarız. Türkiye bugüne kadar verdiği sözü nasıl yerine getirdiyse aynı şekilde karşımızdakiler de sözlerini tutsunlar ve gereğini yerine getirsinler. Bu gelmedikçe de o zaman kusura bakmasınlar'' diye konuştu. Türkiye'nin zor bir ülke olduğu yönündeki yakıştırmaların da yanlış olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin zor bir ülke değil, dürüst bir ülke olduğunu söyledi.
(Ajanslar)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|