| |
|
|
'Girişimci' müzecilik
Beni uyandıran 1993 sonbaharında ABD'ye yaptığım gezi oldu. Arizona eyaletindeki Sonora Çöl Müzesi'ne gitmiştik. Bizim gibi Topkapıları, Dolmabahçeleri, Ayasofyaları kanıksamış Türkler için 'uyduruk' bir müzeydi. Türkiye'deki en sıradan müzemizde dahi oradakinin beş katı 'malzeme' bulunuyor. Öte yandan orada olmak bir zevkti: Dinlenirken bir şeyler atıştırabileceğiniz hoş bir kafesi vardı... Öğlen ve akşam yemeklerini müzede yemek mümkündü... İsteyen müze bahçesindeki küçük alanda piknik yapabiliyordu... İki de hediyelik eşya dükkanı bulunuyordu. Orada gördüklerim müzelerin başka bir yaklaşımla ele alınabileceğini ortaya koyuyordu. Zihnimde oluşan fikri şu cümleyle özetledim: Müzeler sevgililerin buluştuğu yerler olmalı! Yani bir müze öyle tasarlanmalı ki... Kızlar ve delikanlılar orada randevulaşmalı.
Bugün devlet müzeleri yine gündemde. Topkapı Sarayı'nın Müdürü, tarihçi Prof. İlber Ortaylı düşük maaşlar yüzünden doğru dürüst eleman bulamadıklarından yakınıyor. (Milliyet, 19 Haziran ) Aslında şunu sormak gerek: Tarih uzmanlığı, müze müdürü olmak için yeterli bir nitelik mi? Bence değil. Sanatı, arkeolojiyi, tarihi, eserlerin nasıl sergileneceğini ve korunacağını bilebilirsiniz. Ama yetmez. İhtiyacımız olan 'girişimci' müzeciliktir. Topkapı Sarayı'nı hem kendi vatandaşlarımıza, hem de turistlere pazarlamalıyız. İnsanlar orada hoşça vakit geçirmeli ve alışveriş yapmalı. İlber Ortaylı'nın ve diğer uzmanların, ne bilgi birikimleri böyle bir girişimci müzeciliğe yeter, ne de zihniyetleri buna izin verir. Basit bir misal vereyim... Saray'daki eserlerden hareketle dev bir ' Topkapı Mağazası' açabilirsiniz: Halılar, kilimler, mobilyalar (tahtların imitasyonunu yapın, yazlık eğlence mekanlarına satın), kolyeler, bilezikler, giysiler, bardaklar, yastıklar, kumaşlar, silahlar, kitaplar, DVD'ler, posterler, tablolar, heykeller hemen aklıma gelenleri. Mesela Mudo'nun sahibi Mustafa Taviloğlu'na sorun; o muhteşem eserlerden ilham alarak neler üretilebileceğini ve bunların kime nasıl satılacağını size anlatsın. Amaç kâr etmek değil: Kazanılan parayı yine sanata, tarihe, güvenliğe, temizliğe, onarıma ve nitelikli elemanları istihdam etmeye harcarsınız. Topkapı Sarayı ya da Arkeoloji Müzesi gibi büyük müzeler, iyi niyetini ispatlamış, güvenilir, saygın iş adamı, reklamcı, halkla ilişkici ve turizmcilerle birlikte yönetilmeli. Aksi halde ödenek bekleyerek ve yakınarak yıllar geçer gider, bir şey değişmez.
|