Yüz milyon yıllık tarih kitabı: Şarap
Son yıllarda bağların bulunduğu toprakla ilgili bir altın çağ yaşanıyor. Şarap uzmanları ve jeologlar, içtiğimiz şarabın içine topraktaki aromaların nasıl geçtiğini araştırıyor
Bütün dünyada her gün yükselen şarap merakı, elbette Türkiye'yi de etkiliyor. Bizde de özellikle genç nesil giderek şaraba daha çok ilgi duyuyor. İçtiğini bilmek, anlamak, paylaşmak istiyor. Çünkü gençleri yüksek alkollü içkilerden uzak tutabilmenin bir yolu da bu: Belirli bir zerafeti talep eden, yavaş yavaş içilen, düşük alkollü içkilere yönlendirmek. Neyse ki bu yönlendirme bütün dünyada mevcut. Bu yoğun şarap ilgisinin bir sonucu daha var. O da şu: Yeni yatırımcılar. Daha doğrusu eski şarapçılardan yeni yatırımlar, bir de sahneye yeni çıkanlar... İşte Türkiye de bu furyadan nasibini alıyor. Bir yandan büyük firmalar Kavaklıdere, Doluca, Mey; öte yandan Pamukkale, Sevilen gibi mahalli oyuncular büyük ataklar içindeler. İsimlerini henüz duymadığınız bireysel müteşebbisler de cabası. Geçenlerde Denizli'nin Güney İlçesi'ne gittik. Burayı gören her Türk'ün göğsünün kabaracağını söyleyebiliriz. Uluslararası bağ uzmanlarının söylediği şu: "Eğer bu bölgede önümüzdeki dönemde tuhaf hatalar yapmazsak, güney bağlarının önü çok açık!"
SIRRI TOPRAKTA Herkesin hemfikir olduğu güney ve civarı, Kaliforniya'nın 'Şarapçılar Vadisi Napa Valley'ini' andırıyor. Hatta belki bazı avantajlarla bir adım da önde. Güney'de gezerken öyle yeni projeler gördük, dinledik ki Türk şarapçılığının önümüzdeki 10 yıl içinde kesinlikle sınıf atlayacağına iman ediyorum. "Peki ama," diyeceksiniz, "Nedir bu güney'in özelliği? İklimdi, yöndü, şuydu, buydu tamam! Ya gerisi?" İşte belki de en önemlisi, hayati olan bu 'geride kalanı' Fransızların 'terroir' diye vaftiz ettikleri toprak. Son zamanlarda terroir, yani bağın bulunduğu toprakla ilgili bir altın çağ yaşanıyor. Bir çeşit rönesans! Artık sık sık raflarda rastlanan şu: Riesling / Kireçtaşı ya da Riesling / Kızıl Yamaç. Bunlar yetiştikleri topraklar hakkında vaatlerde bulunan beyaz şaraplar! Yani eskiden beri şaraba içinde bulunan her şeyini verdiğini düşündükleri bağ toprağına methiyeler sunuluyor.
TARİH TADIYORUZ Amerika'nın en prestijli üniversitelerinden Berkeley'in Jeoloji Bölümü'nden David Jones'un fetvası tam da bu konuda: "Bir şişe şarapta tattığımız, aslında 100 milyon yıllık dünya tarihi." Son yıllarda, şarap uzmanları jeologlarla kolkola bu işin sırlarına ulaşmaya uğraşıyorlar. Öyle ya, nasıl oluyor da içtiğimiz şarabın içinde kırmızı meyvelerin; çilek, ahududu ya da böğürtlenin kokusunu alıyoruz? Veya muz kabuğu, bazen kedi çişi kokluyoruz... Uzmanlar topraktan asmaya, oradan da üzüme giden yol ve zamana bakıp ayrıştırmaya çalışıyorlar. Ne kadarı ilahi yaratı, ne kadarı bağcı marifeti diye?
|