Dünyanın bunca sorunu varken...
1999 yapımı bir Danimarka filminin 2002'de çekilmiş Amerikan çevrimi imiş bu.. Niye bu kadar geciktiği bir yana, gördükten sonra insan gerçekten de asıl filmi merak etmeden yapamıyor!.. Ama onu görsek de görmesek de, bu yeni çevrimin son derece hoş ve sevimli bir film olduğu söylenmeli. Hikâye, Danimarka'dan İrlanda'ya ve Newcastle denen tipik sahil kasabasına alınmış. Ama sanırım entrika temelde aynı. İki çiftin koşut olarak anlatılmış öyküsüyle başlıyor her şey. İtalyan kökenli, yakışıklı, ama bencil ve kendini beğenmiş futbolcu kocasıyla yaşayan Stevie, beklemediği anda hamile olduğunu öğrenir. Ve bu konudaki tereddütlerini yenerek kocasının neşesine katılır. Aynı günlerde, kısır olduğunu bilen mutfak ustası Neil, karısının ısrarıyla evlat edinecek bir bebek aramaktadır. Neil aslında karısını sevmemekte ve bu evlatlık olayına da pek sıcak bakmamaktadır. Ama o sırada bir dizi raslantı olur. Neil, mutfak satmak için geldiği evdeki Stevie'ye âşık olur. Üstelik bu duygu karşılıklıdır. Ama ikisi de evlidir. Ama olaylar öylesine gelişir ki, ikisi de evlilik bağlarından kurtulur ve birleşme hayalleri kurar. Arada evlat edinilen beş yaşındaki kız da gelmiştir: hem de Afrika'dan ve tek kelime İngilizce bilmeden... Üstelik kocasını terk eden Stevie karnındaki bebekten kurtulmaya kararlıdır. Bu çağdaş insan ilişkileri yumağı, Danimarka'dan gelen Dogma ekolu filmlerinden çok, yakın yıllarda izlediğimiz Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca tarzı toplumsal soslu komedi filmlerinin yolunu izliyor anlaşılan.. Ama hikâyenin İrlanda kültürüne ve doğasına uydurulması çok iyi başarılmış. Söyledikleri nerdeyse anlaşılmayan (herhalde İngilizler için bile altyazı gerekirdi!) ve tanınmamış oyuncuların kıvraklıkla canlandırdığı kişiler, bir Amerikan komedisinin cilası altındaki çok kişisel ve bir ölçüde kalıplaşmış durumlardan çok, dünyamızın gerçek sorunlarıyla ilişkili maceralar yaşıyorlar. Bunların arasında çocuk sahibi olmak veya olmamak ikilemi, Afrikalı çocukların dramı, gelişmiş ülkelerle gelişmemişler arasında gitgide açılmakta olan uçurum gibi şeyler var. Ama filmin asıl başarısı, biraz ağır bir sergilemeden sonra kusursuz biçimde işlemeye başlayan mekanizması. Bu mekanizma, tümüyle Avrupalı kalıyor ve filmi Amerikan tarzı komediden ayırıyor. Konuşmalarda yer yer absürde kayan keskin bir mizah duygusu ve varoluşçu bir tavır... Kişiler hep beklenmedik şeyler yapıyorlar. Bir kaza, bir ölüm, bir kayıp, dram kadar, hatta ondan çok iyimser duygulara yol açabiliyor. Ve bu oya gibi örülmüş insan ilişkileri, bizlere sinemanın hâlâ insana ve insan ilişkilerine yaklaşmada oynayabileceği rol üzerine iyimser olma fırsatı getiriyor. Kısacası, bu alabildiğine alçakgönüllü gözüken film, aslında hoş bir sürpriz. Bence ilginizi eksik etmeyin...
YALNIZ SEN * * * (The One and Only) Yönetmen: Simon Cellan Jones Senaryo: Peter Flannery Görüntü: Remi Adefarasin Müzik: Gabriel Yared Oyuncular: Justine Waddell, Richard Roxburgh, Jonathan Cake, Michael Hodgson, Patsy Kensit/ İngiliz- Fransız ortakyapımı.
|