Kadın içinde kadın
Yalnız kalmaktan hep korkmuşumdur. Bu yüzden sevmedim şu hetoks olayını... Hani detoks gibi... Zararlı toksinlerden arınır gibi, "erkeklerden arınma" modasını... "Hayatında bir erkek yoksa, tamam mutluluk da yoktur belki ama en azından huzur vardır", diyen kadınlar onlar. Ben de buradan o kadınlara "Kendinizi kandırmayın" diyorum. Ben hiçbir zaman sevmedim bi'başınalığı... Arada bir kafa dinlemekten söz etmiyorum. Çok nadir de olsa, "Telefonum, kapım çalmasın, özgürce susma hakkımı kullanayım", ben de istiyorum tabii ama çok çok kısa sürüyor bu inziva halim. Özene bezene yaptığım bir yemeği, çok sevdiğim bir diziyi, kedilerimin öğrendiği yeni bir numarayı sevdiğimle paylaşmazsam, benim için hiçbir anlamı yok çünkü. Bu yüzden bazen, keseli hayvanların yavruları gibi, başka birinin derisi altında yaşıyormuşum gibi hissetmek hoşuma gidiyor. "Tamam", diyorum, "Bu kez kesin kararımı verdim. Havadan, sudan daha fazla istediğim bir şey var: Kendimi güvenlikte h i s s e t m e k , başka birisi tarafından bakılmak!" Bu duygu yalnız bana özgü ve yeni bir şey de değil, biliyorum. Ben sadece, şu anda coştum, itiraf ediyorum. İçimden geldi kendimle yüzleşiyor, sizinle dertleşiyorum. İnsanlık tarihiyle bir aslında bu durum. Uzun süredir biz kadınlarla beraber yaşıyor bu duygu. Bir yanım kendi sorumluluğumu taşıma gerçeğini cesaretle kabul ederken diğer yanım, bu gerçeği görmezden gelmeyi seviyor nedense. Bazen özgürlüğün korkutucu yanını, "güvenli bir hayatın emniyetine" teslim edesim geliyor. Yani kendimi bildim bileli hep kendi sorumluluğumu taşımam gerektiğini dilime dolamışımdır ama, içten içe de bu gerçeği kabul etmek beni hep korkutmuştur. Bu yüzden bir zamanlar evliliğin getireceği mutluluğun bana dayanak olacağını, beni batmaktan, boğulmaktan kurtaracağını düşünmüştüm. Hem de hayatımın sonuna dek sürecekti bu emniyet koridoru. Ama zamanla bu beklentinin koca bir palavra olduğunu keşfettim tabii ben de... Çoğunuz gibi... Kendi keşiflerimiz, bütün dayatılanlardan daha çok yol göstermiyor mu zaten bize? Ama dedim ya öyle gel gitler var ki içimde... Bazen kendimi kendime yabancılaştırıyor. Hem bir başka canlının derisinin altında güvenli bir hayat sürme arzusu, hem de kendi sorumluğunu kimselere teslim etmeden hayatın karşına tek başına dikilip çatır çatır mücadele etme gücü. İkisi de benim içimde... Ve biliyorum ikisi de hiçbir yere ayrılmayacak. Bu medcezirler yaşamım boyunca beni fena yıpratacak. Her kadın gibi. Değil mi?
|