| |
|
|
Kadın tenisi öne çıkıyor!..
Oynama değil, oynatmama futbolunun zaferi benim futbol zevkimin de sonu oldu. Şu ana kadar bir tek kupa maçının tamamını seyretmedim. Bazen özetler bile çok geliyor.. Futbol seyir demek.. Hoş bir oyun seyredeceksin. Olmadı bir iki süper star çıkacak onların hareketlerine mest olacaksın.. İkisi de yok.. O zaman günde en az altı saati ekran başında geçirmenin anlamı da yok.. Tatilde bol bol Roland Garros seyrettim.. Teniste de tehlike zilleri çalıyor... Bir zamanlar, kadın maçları, erkeklerin yanına "Süs" diye konurdu. Kadın turnuvalarının ödülleri, bu yüzden erkeklerin yanında devede kulaktı.. Yakında tersi olursa şaşmayın. Kadın maçları çok daha ilginç, çok daha mücadeleli, çok daha sürprizli, çok daha heyecanlı ve keyifli olmaya başladı. Erkeklerde star kalmamış.. Bir Federer dışında adam nerdeyse yok.. Bir Nadal var, o da ancak toprak pistte zorlayabiliyor. Onun ötesinde kupayı alacak belli. Federer için "Gelmiş geçmiş en büyük tenisçi" diyorlar. Gerçekten çok mu büyük, yoksa etraftakiler çok küçük kaldı da ondan mı?.. Bence ikincisi.. Servis çizgisinin gerisine çekilip rakibin hata yapmasını bekleme oyununun seyir zevki olur mu?.. Nerde McEnroe'lar, Sampras'lar. Federer az biraz agresif oynuyordu, o da Nadal'dan korktu finalde. Onun oyununu kabul etti ve yıkıldı. Bu tür oyun kadınlara yakışıyor, oysa.. Üstelik herhangi bir kadın turnuvasını kimin kazanacağını Nostradamus bile bilemez. O kadar genç, yeni ve başarılı kız var ki.. Geçen yıl İstanbul'da final oynayan Çek teenager Vaidisova mesela.. En iyi Rusları, ardından Mauresmo'yu perişan etti. Yarı finalde en kolay rakip vardı önünde.. İlk seti almıştı. İkincide 54 öndeydi ve servis atıyordu. Ama heyecandan, Roland Garros'ta finale bu kadar yaklaşmış olmanın baskısından öyle basit hatalar yapıp oyunu ve ardından seti verdi ki, kahroldu, yıkıldı, son sette ayakta duramadı. Hüngür hüngür de ağladı, soyunma odasına giderken.. Ama belli büyük tenisçi olacak.. Kadınlarda çok ama çok güzel maçlar seyrettim..
|