|
|
Kan konuşmaz
Kendinden binlerce yıl önceden başlayıp eserler üretmiş düşünürlerin fikirlerini farklı bir biçimde yeniden yorumlayan Karl Marx, "Bana bir toplumun neyi nasıl ürettiğini söyleyin, size onların neye inandığını, nasıl düşündüğünü, nasıl bir aile yapısı içinde yaşadığını söyleyeyim" yolunda bir değerlendirme yapmıştı. Asıl amacı, üretim biçiminin düşünce ve ahlak modellerini de belirlediğini ifade etmekti elbette. Topraktan kopmuş, modern üretim ilişkilerini uygulamaya başlamış, geniş aileden çekirdek aile modeline geçmiş toplumlarla, feodal toplumların ahlak anlayışı, hukuk anlayışı birbirinden farklıdır. Bugün İsviçre'de her gün milyonlarca dolar harcasanız, televizyonlarda programlar yapsanız, gazetelerde manşetler atsanız, her Allah'ın günü bu konuda yorumlar kaleme aldırsanız, kan davası veya töre cinayetini geri getiremezsiniz. Töre cinayetini belirleyen kan veya ırki özellikler değil, üretim biçimidir. Klandan, kabileye, oradan da aşiretlere geçmiş toplumlarda her bir ferdin hem üretim, hem savunma açısından önemi büyüktür. Orada farklı bir aşiretten birinin sizden birini öldürmesi, hem toprağı işleyecek birinin eksilmesi, hem de savunma gücünün azalması anlamına gelir. Bunun tek telafi yolu, karşı aşiretten birinin öldürülmesi veya karşılığında bir kan parası alınmasıdır. Mirasın kendi soyundan birine geçme kaygısı da namus cinayetlerini ortaya çıkarmıştır. Feodal toplumda kadının üreme biçimi, hem miras açısından, hem de başlık parası karşılığı elde edilecek gelir açısından önem taşır. Çünkü kadın, gittiği aile için hem bir üretim kaynağı, hem toprağı işleyecek bir emek gücüdür. Bu üretim aracının kirlenmesi feodal üretim ilişkileri içinde kabul edilemez bir durumdur. Onun için siz istediğiniz kadar eğitim verin, çağrı yapın, köşe yazısı yazın, üretim modelini değiştiremediğiniz sürece ahlak ve hukuk anlayışını değiştiremezsiniz. Bunun Kürt, Türk, İranlı veya Suriyeli olmakla ilgisi yoktur. Olayı böyle koyarsanız, kan davası ve töre cinayetlerinin geniş aileler şeklinde yaşayan Karadenizli ailelerde de niye yaygın olduğunu açıklayamazsınız. Aksini yapar, bunun sadece belirli bir halka ait olduğunu iddia ederseniz, ırkçı davranmış olursunuz. Siz bu ülkenin önemli bir bölümünün aradan geçen yüz yıla yakın sürede neden feodal üretim biçiminden modern kapitalist sisteme geçemediğini hiç tartıştınız mı ki, şimdi onlardan içine doğdukları koşulların sonuçlarıyla ilgili hesap sorma hakkını kendinizde buluyorsunuz. Veya siz, o bölgenin doğal koşulları içinde yok olmaya yüz tutmuş aşiret sisteminin koruculuk yoluyla yeniden canlandırılmasını hiç sorguladınız mı ki, şimdi bu insanları toptan suçlayabiliyorsunuz. Ya da siz o bölgedeki hiçbir hukuksuzluğun, faili meçhulün peşine düştünüz mü ki, o bölge insanından sizin hukukunuza saygı istiyorsunuz. Bir eylemi, toplumsal koşullarından, ahlak ve hukuk ilişkilerinden koparıp bir halka mal etmek için Fransa'da sosyoloji doktorası yapmak gerekiyor herhalde.
|