| |
|
|
Galiye Teyzem!..
GALİYE Teyzem, Kilis Müftüsü Muharrem Efendi ile Velime Hanım'ın ilk evlatları idi.. Kilis'te o zaman lise yok... Dedem onu Cumhuriyetin ilk çağdaş kadınlarını yetiştiren dillere destan Erenköy Kız Lisesi'ne, yatılı gönderdi. Annem gibi, teyzem de hiç başlarını örtmediler, anneannemin sıkmabaşı hiç olmadı. Anadolu kadını baş örtüsü kullandı hep o kadar.. Müftü dedem teyzeme bir de keman alıp, hocalar tuttu, klasik müzik çalmayı öğrensin diye.. Ben İkinci Dünya Savaşı'nın göbeğine doğdum. Hani o meşhur Sabret Gönül'ün siperde yazıldığı yıllar.. Alman panzerleri Bulgar sınırında manevra yapıyor, her an içeri girebilirler.. Piyade üsteğmen babam da tam sınır içi siperlerde vatan bekliyor, çakar almaz tüfeği ile.. Tanka karşı tüfek.. İşte bu sebeble, annemle babam kundaktaki Hıncal'ı Kilis'te anneannem ve dedeme emanet edip gidiyorlar Kırklareli'ne.. Tam 2.5 yaşıma kadar annem ve babamdan uzaklarda yaşamışım.. Bu sürede bana bakan, beni büyüten, Galiye Teyzem.. İlk annem o aslında.. Anlatırdı.. Yatağa yatırdıklarında huysuzluk edermişim.. Teyzem parfüm kokulu eşarbını yüzüme kapar kapamaz, sesim kesilir uykuya dalarmışım. Teyzemin kokusu ile büyümüşüm ben.. 1972'de bir yıl boyu hastanede kaldığımda gecelerce başımda bekleyenlerden biri gene Galiye Teyzemdi. Nur içinde yat, sevgili teyzem.. Nur içinde yat.. Eşarbını da sakla benim için.. Sonsuz uyku için ihtiyacım olacak!..
|