Diyarbakır'dan PKK'ya mesaj
Güneydoğu'dan şiddet haberleri gelmeye devam ediyor. Bir ya da iki gün arayla askerlerimizin ölüm haberlerini alıyor, kahroluyoruz. Mehmet Ali Erbil skandalı, AB krizi, devalüasyon, emlak sektöründe kriz derken, Kürt Sorunu ve şiddet ülkemizi içten içe kanatmaya devam ediyor. Demokratikleşme çabaları, Kürt Sorunu'na çözüm gündemde değil. Çünkü iktidar, bu konunun kendi yetki alanında olmadığını net bir şekilde gördü. Diğer konularda olduğu gibi, burada da geri adım attı. Lafla bile olsa bölgeye bir mesaj, şiddetin azaltılması yolunda bir çabaya rastlamıyoruz. AK Parti kendisinden önceki tüm iktidarların yaptığı gibi sorunun çözümünü askeri mücadele yöntemine havale etti. İktidar artık rahat. Çünkü yükü sırtından attı. Peki, sorun çözüldü mü? Bölgeden gelen şiddet haberleri, halkın ruh hali, öyle olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Dağlarda binlerce silahlı gencin dolaştığı bir ülkede tam demokratikleşmenin, kalkınmanın, huzurun sağlanamayacağını görmezden geliyorlar. Türban, imam hatip gibi diğer çözemedikleri konuları arada bir olsa da gündeme getiriyorlar ama bu en ciddi sorunumuzu görmezden geliyorlar.
İstanbul'da insan zinciri Ama ülke insanlarının bir arada, huzur içinde yaşamak için mücadelesi engellenemiyor elbette. Yarın İstanbul'da bir insan zinciri oluşturuluyor. Taksim Tramvay Meydanı'nda yapılacak eylemin hedefi, "Ya sev ya terk et" diyerek adliye koridorlarında veya sokaklarda haykıran ırkçı-milliyetçiler, başörtüsüyle okumak isteyenlere "Suudi Arabistan' a gidin" diyen eski siyasetçiler, "Sabrımız taşıyor, Kürtler Kuzey Irak'a gitsin" sloganı atan ulusalcılar olarak açıklanıyor. Bölgeden de PKK'nın şiddet politikasını eleştiren sesler yavaş da olsa yükselmeye başlıyor. Diyarbakır'da yapılan "Kürt Sorunu'nda Barış ve Barış Çabalarının Ortaklaştırılması" konulu toplantıda konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun konuşması bu bakımdan dikkat çekiyor. PKK'ya taktik olarak değil, stratejik olarak şiddetten vazgeçmesi çağrısı yapan Tanrıkulu, şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor:
"Sorunun çözümü PKK'da" "28 Mart'ta Diyarbakır'da yaşanan olaylarda kamu lojmanlarında kalmayan asker ve polisler, ailelerini daha güvenli olsun diye emniyet binalarının kantinlerine ve spor salonu, misafirhane gibi yerlere götürmüştür. Yani bu insanların her gün aynı yerde alışveriş yaptıkları komşularının bile 'Bize acaba ne yaparlar' noktasında duygu kırılması oluşmuştur. Durum bu kadar vahimdir. Bunun için ne yapılması gerektiği konusunda öncelikle bir yol haritası çıkarmamız gerekmektedir. Kürt Sorunu konusunda devletten ya da hükümetten bir adım atmalarını bekliyoruz. Devletin demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde adım atacağını bekliyoruz. Ancak sorunun çözümünü devletten bekleyemeyiz. Sorunun çözümünü PKK'den beklemeliyiz. Taktiksel olarak değil, stratejik olarak silahı yöntem olarak kullanmayacağını açıklamak durumunda olmalıdır." Bu mesajı ve çağrıyı çok önemsiyorum. Çünkü Tanrıkulu, bölgenin önemli kanaat önderlerinden biri. PKK'nın şiddeti bırakması için yaptığı çağrı tarihi bir önem taşıyor. Hükümetin soruna barışçıl ortam içinde çözüm arayan bu aydınların elini güçlendirmesi ve çağrılarına kulak vermesi gerekiyor. Dileriz bu hengame arasında Tanrıkulu'nun mesajı ve yaptığı çağrı kulak ardı edilmez.
|