Faizle ilk adım atıldı, şimdi hükümetin desteği belirleyici
Merkez sürpriz yaptı.
Dünyada artan petrol ile emtia fiyatlarına ve yüksek büyüme hızına bağlı olarak enflayonda görülen artış üzerine küresel faizler yükseliyor. ABD, AB ve Japonya merkez bankaları faizleri artıyor. Özellikle ABD'de faizler yüzde 1'den yüzde 5'e çıktığı ve daha artacağı beklendiği için, gelişmekte olan ülkelere yönelmiş küresel sermayenin yönü değişti. Bu piyasalardak para kaçışında Türkiye başı çekti. Gelişmekte olan ülkerin arasında en yüksek cari açığa sahip olduğu, enflasyon yeniden başkaldırdığı, cumhurbaşkanlığı ve genel seçim yaklaştığı için, en çok satış Türkiye kağıtlarına geldi. Bu sürede Türkiye'den 5 milyar dolara yakın para çıkışı olduğu tahmin ediliyor. Nisan ve haziranda çok yüksek çıkan enflasyonun ardından yüzde 5'lik hedefin tutmayacağı kesinleşti. Liranın sert düşüşü ile gelecek aylarda enflasyonun daha yükseleceği beklentisi buna eklenince Merkez Bankası daha fazla seyirci kalamadı. Dün acilen toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu beş yıllık aradan sonra ilk kez faizi artırımını görüştü. Burada elbette faizin ne kadar artırıldığı önemli. Piyasanın beklentisinin üzerinde yüzde 1.75 artış olumlu. Ancak şok etkisi yaratması ve bu etkinin sürmesi açısından bizim beklentimiz biraz daha yüksek bir artırımdı. Şimdi özellikle dış piyasalarda meydana gelebilecek dalgalanmalarda Türkiye piyasalarındaki oynaklığın azalabilmesi için, dövize müdahale gerekebilir. Gerçi bu müdahale şimdilik TMSF tarafından dolaylı yapılıyor. Ancak TMSF'nin döviz rezervleri sınırlı. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın müdahalesini gerektirebilecek durumlar ortaya çıkabilir.
Açıklamanın önemi Ancak faiz oranı yanında kararın arkasındaki gerekçe daha da önemli. Bu açıdan toplantı sonrasındaki açıklama Merkez Bankası'nın tavır değişikliğinin gerekçesini, faizler konusunda bundan sonraki tutumunu ortaya koyacaktı. Fakat açıklama geçmişteki formatta, tek sayfalık olarak yapıldı. Detaylı açıklama beş iş günü içinde yapıldığında Merkez Bankası'nın yeni dönemdeki duruşunu öğreneceğiz. Özetle dünkü kararıyla Merkez Bankası dedi ki, "Enflasyonla mücadele benim için önemli. Bunun için Kurum olarak üzerime düşen görevi yapacağım. Gerekli olursa, enflasyonu daha yükseltecek gelişmeler meydana gelirse, faizleri yeniden gözden geçirebilir, artırabilirim."
Söylem değişikliği Merkez Bankası'nın bu adımı, kredibilitesini yeniden kazanıcı, geç kalmasını telafi edici ve piyasalara güven verici bir ilk olabilir. Sert bir kur artışından ve hızlı yükselen enflasyondan sonra düşük faiz artışı yapmak, kötü gidişin önünü kesmezdi. Bu açıdan yüzde 1.75'lik faiz artışı bir süre için piyasaları durdurabilir. Ama dış piyasalarda ve içerideki ekonomik, siyasi koşullarda kötüleşme olmaması halinde.
Hükümetin desteği Sonuçta Merkez Bankası dünkü faiz artırım kararıyla piyasaları etkileyen yurtiçi gelişmelerde kritik bir rol oynadı. Zaten böyle bir karar verileceği açıklanması, bu toplantıya kadar piyasaları belli bir yerde tutmaya yaradı. Toplantı kararanın, piyasaları belli bir yerde tuttuğu dikkate alınırsa, iyimserliğe duyulan ihtiyaç ortaya çıkar. Bu açıdan dünkü karar bir aşamaya kadar kötümserliği durdurabilir. Yeterki bu olayda Merkez Bankası yalnız bırakılmasın. Arkasından Maliye Bakanlığı'nın veya Hazine'den sorumlu Devlet Bakanlığı'nın alacağı önlemler ile bu karar desteklenirse, piyasalar geçmişe ve yapılan hatalara bakmayabilir. Geleceğe kilitlenebilir. Piyasaları ve ekonomiyi zirveye taşıyan temel faktörlerde son aylarda meydana gelen bozulmanın aynı zamana denk gelmesi, Türkiye için büyük tahilsizlik. Bu açıdan faiz artırımı ile Merkez Bankası ilk adımı attı. Ama olay çok taraflı ve büyük boyutlu. Sadece bir kurumun altından kalkabileceği bir durum da değil. Bu nedenle hükümetin, bu yeni hamleye mutlaka destek vermesi gerekiyor.
Sonuç "Kaderinizi değiştiremiyorsanız, tavrınızı değiştirin" Amy Tan
|