|
|
Slip mayo giyilmez korumasız gezilmez!
Pancar suratlı yazarınız Çeşme'den bildiriyor. Burada sezon açılmış, sere serpe güneşlenen çıldırmış diyorum ve konuya giriyorum. Perşembe günü titreme nöbeti eşliğinde baygınlık geçiren sanki ben değilmişim gibi cumartesi sabahı Çeşme sahillerine bedenimi atıverdim. Oh sefam olsun. Peki nerdeyiz? Sheraton'dayız. Palmiyeler bir yanda, upuzun Maldiv tarzı iskele bir yanda ve korkarım en turuncu slip mayosuyla sahilden aheste aheste geçen abi de diğer yanda. Benden karşı cinse yaz başı tavsiyesi; yüzme dalında olimpiyatlara katılmayacaksanız asla ama asla slip mayo giymeyin, kadınları püskürtmeyin. Bu kıyağımı da bir kenara not edin. Neyse, Sheraton'ın sahilinde, kumların üzerinde bol hatunlu bir gruptayız. Bilin bakalım konumuz ne? Yok canııım selülitlerimizden yakınmamız için daha bir saatimiz var. Hele bi bikinili halimize kaynayalım, yanımızdakini inceleyip rahatlayalım sonra.
40 DERECEDE GELİNLİK Plajın ilk konusu; IQ testleri (zeka testi). Hani Einstein'a dört var, 156 IQ'lu Hilal Cebeci'yi yazmıştım ya. Kızların içine bir merak düşmüş, acaba kendi IQ'ları kaçmış? Gruptaki baldan tatlı insan Gani Müjde "Benimki 136" dedi. Mizahi zekanın bütün inceliklerine sahip Gani abimiz 'Cin Hilal'den yirmi puan aşağıdaysa biz bitmişiz diyen kızların hayalleri suya düşüverdi. Dedim; "Hilal'e yetişmeyi aklınızdan bile geçirmeyin, 50 IQ'yla paşa paşa yer içer yaşarsınız idare edin..." O sırada otelde Eros Ramazotti nameleri yükseldi. Arkadaşım dedi; "Ay n'oluyo?" dedim; "Ay daha n'olsun, belli ki akşama düğün var, gelinle damat dans provası yapıyor, sen ancak güneşlen dur." Aman Allah'ım kızın üstündeki gelinlik mi? Hem de kırk derece sıcakta! Ah evlenmem evlenmem vallahi evlenmem diye boşuna tepişmiyorum. Bu iş daha başından eziyet yahu! Düğün provası üstüne bol buzlu sular içildi, kızlar ipli bikinileriyle şezlongda piliç gibi döndü durdu. Bu arada bendeniz gölgede oturmakla kasım kasım kasılıyorum. "Ay Ayşeee çok beyazsın" eleştirilerine, önce sağlık bakışımı atıyorum. Ve saat oldu beş, Aqua'ya yerleş. Çeşme'de trend budur. Aqua; Paşalimanında termal havuzlu, hamaklı, minderlere yayıldığınız ve elinizde mojitolarla (hani şu naneli, esmer şekerli, Bacardili içki) havuz sefası yaptığınız bir yer. Gel keyfim gel!
TERMAL HAVUZ NE? Tam minderime kurulmuşum, havuza ayağımı uzatmışım arkadaşım İ.K. uzmanlık sorusunu patlattı. "Bu havuz niye sıcaaaaak?". "Çünkü termal havuz şekerim..." "Nasıl yani ısıtıyorlar mı?" "Haaa, aşağıda şofben var, kışları da soğuktur kendisi". İki dakika sonra havuza beline kadar girmiş, yine İ.K. "Bu termal havuz neye iyi geliyoooo?". "Aaa her şeye, işsizliğe, bekarlığa, kabarık cep faturasına" Ve çok şükür İ.K. kendini havuza bıraktı. Mojito sefası üstüne, otele döndük, duşumu aldım ki offffff! Omuzlar başta olmak üzere yanaklar, kollar pancar. Yanıyo, yanıyo, yanıyooo. Cehaletin gözü kör olsun, gölgede de yanılıyor unuttun mu Kek Ayşe. Anlaşılan benim IQ yerlerde. Ay midem de bulanıyor mu ne? Hooop o da ne? Yine mi Eros?... Koştum pencereye, düğün vakti! Davetlilerin elde beyaz balonlar, gün batıyor, gökyüzü pembe, mavi, mor. Tabii benim omuzlara el değmiyor. Ah ne romantik Nikah memuru kıza o malum soruyu soruyor, kızdan cevap "Kendi irademle, evet..." Ve kız cevabıyla tarihe geçiyor. "Sizleri karı koca ilan ediyorum" eşliğinde balonları bırakacak misafirler, yılbaşı gecesi onikiye çeyrek kala maytapları yakanların ruhuyla zamanlamayı şaşırıyor. Heeey durun ya, şimdi değil, şimdi değil. Neyse onlar ermiş muradına, bize lazım 'güneşte 50' koruma.
|