| |
|
|
İstanbul'u dinliyorum, kulaklarım kapalı!
Geçen perşembe akşamı Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül ile sohbet ediyorduk. Has Beykozlu, gazeteci Nazım Alpman, " Başkan... " dedi, " bir sürü iyi iş yaptın ama şu korna meselesi devam ediyor. Sürücüler olur olmaz korna çalıyor. Buna karşı da bir şeyler yapmak gerekmez mi? " Sonra bir olay anlattı: Taksi şoförü kırmızı ışıkta durmuş. Sıranın en önünde. Derken yeşil yanmış. Şoför anında kornaya basmış. " Niye basıyorsun, önünde araç yok ki, yürüsene " demiş. " Alışkanlık işte abi " diye cevap vermiş şoför. Ardından da bir öneri getirdi Alpman: " Mesela üstünde, ' Biz Beykoz'da korna çalmıyoruz ' yazan afişler assanız... "
Yaklaşık 8 aydır, zorunlu olmadıkça işe otomobille gitmeyen bir İstanbullu olarak, bu sorun beni yakından ilgilendiriyor. Sürücüler hiç ama hiç gerekmese de korna çalıyor. Buradaki temel mesele şu: Kornayı çalan da, korna çalınan da, aslında bu sesten etkilenmiyor. Niye? Çünkü iki taraf da aracın içinde, ayrıca kışın soğuk olduğu, yazın da klima çalıştığı için araç camları genellikle kapalı durumda. Tam bir ' davulun sesi uzaktan hoş gelir' durumu: 'Çal çal, heyecanlı oluyor!' Trafik akışına hiçbir olumlu katkı yapmayan korna, kimi etkiliyor? Elbette ki yayaları ve bölgede yaşayanları . Kornaperest sürücüler, sadece gürültü yaparak çevreyi rahatsız ediyor. O kadar! Korna çalmak başka hiçbir işe yaramıyor.
Arkadaşımızın önerisine ben itiraz ettim: Her tarafı ' trafik canavarı olmayın' yazılarıyla donattık; bir şey değişti mi? Hayır! Eğer genç olsaydım ne yapardım biliyor musunuz? Mahallenin delikanlılarını toplar, trafik ışıklarının bulunduğu yere giderdim. Gereksiz yere korna mı çaldın? Al sana bir çürük domates ! Kırmızı ışıkta mı geçtin? Al sana bir bozuk yumurta ! Bu espriyle anlatmaya çalıştığım şu: Somut bir müdahale olmadan, korna çalmayı alışkanlık haline getirmiş sürücüleri engellemek mümkün değil. Hele hele, " Başkası kurallara uymazsa, ben hiç uymam " diyen Türkleri yazıyla mazıyla doğru yola getirmek imkansız. Böyle bir ciddi müdahale de ancak trafik polisleri tarafından yapılabilir ki ben bugüne kadar gereksiz korna çalana ceza kesen trafikçiye şahit olmadım. Bu tartışma üzerine, Başkan Ergül, " Aslında biz de birşeyler yapabiliriz " dedi, " çünkü belediye olarak halkın huzurunu ve çevre sağlığını bozanlara ceza kesme yetkimiz var. " Bakalım Başkan Ergül bu konuda bir proje geliştirip uygulayacak mı? Göreceğiz.
Biz gereği yokken korna çalınmasına karşı çıkıyoruz. Peki başkaları ne yapıyor? Aklıevvel bir radyo sunucusu, " Türkiye 'de akaryakıt vergisi çok fazla; buna karşı her sabah saat 08:00 'de sürücüler bir dakika süreyle korna çalsın " demiş. Kimi popülist yazarlar da bu çağrıyı destekliyor. İyi valla... Hazır kornaya el atmışken, diğer ekonomik ve sosyal sorunlar için de çalın... Saat dokuzda, işsizliğe karşı... Saat on birde dolar kurundaki artışa karşı... Saat on ikide Kürt sorununa karşı... Saat birde de çetelere karşı çalarsınız... Akşama kadar sürdürürsünüz ' haklı' eylemlerinizi. Söz konusu sorunların herhangi birinde iyileşme olursa; yandık! " Vay canına, işe yarıyormuş yahu " deyip basacaklar kornaya. Orhan Veli, İstanbul'u dinlerken gözlerini kapatıyordu, ben kulaklarımı kapatıyorum çünkü çok gürültülü, çok...
|