|
|
Donduralım abi!
Rusya'da bir firma demiş ki ben adamı dondururum, 50 yıl sonra da 'kalk birader' deyip uyandırırım. İyi iş valla. Uyutuluyorsun, sonra bi uyanıyorsun 50 yıl geçmiş. Sense uyuduğun yaştasın. Bombaymış valla di mi? Acaba öyle mi? * Bir kere ya bu şirket 50 yıl dolmadan batarsa veya hakikaten uyutacak birilerini arayan üç kağıtçı bir şirketse ya da iyice parayı bulan şirket bu işleri bırakırsa n'olacak? Bizi kim uyandıracak? Ya da şirket iyi de personel salaksa. Aradan 75 sene geçmiş, emekli olmuş biri bir sabah evinde oturduğu yerden bağırıyor; "Tühhh! Unuttuk ulan adamı uyandırmayı..." * 50 yıl bezelye gibi dondurmuşlar seni, sonra çözülüyorsun. Herkes sana 'ay ne soğuk nevaleeeee' diye bakıyor. Haksız da değiller hani. Aranızda hiç buzluktan çıkmış kıymayla sosyal ilişkiye giren var mı? * Bi de zor uyanan biriyseniz hepten sakat. "Ya tamam yaaa, yarım saat daha uyuyayım yaa... Noolur yaa?" Herkes anneniz değil ki, elin oğlu uğraşmaz sizinle. Eeeeeh deyip gider, siz de 2000 sene sonra bir müzede sergilenirken bulursunuz kendinizi. * 50 yıl sonra çözülünce insanın ilk lafı ne olur acaba? 'Hapşuuuuu' olur bi kere. Ya da şöyle; "Hayır olsun, bir rüya gördüm. Penguenmişim iyi mi?" Bugünlerde bizde yoldan geçen birini al uyut, uyanınca ilk soracağı şey belli; "Uyurken Galatasaray kaç kere şampiyon oldu, Fenerbahçe kaç kere şampiyon oldu? Fenerbahçe Türkiye kupasını alabildi mi?" * Adamı 50 yıl donduruyorsun, sonra uyandırıyorsun. Ama mevsim kış. Dışarısı buz gibi. Eh yuh artık, bir adamın üstüne de bu kadar gidilmez ki!
|