| |
Analog beyinler dijital çağda zorlanıyor
Bilmiyorduk. Meğer Avrupa havaalanlarından ABD'ye gitmek için kalkan her yolcu uçağının personeli, havalandıktan sonraki 15 dakika içinde uçaktaki tüm yolcular hakkındaki tüm bilgileri Amerikan güvenlik birimlerine bildirmek zorundaymış. Bu konuda AB ile ABD arasında, 11 Eylül 2001 terörist saldırısı ertesinde bir anlaşma yapılmış. 35 maddeden oluşan bu bilgiler arasında, yolcunun kredi kartı numarası, adresi, fiziki özellikleri de varmış. Bu durumu Avrupa Parlamentosu yolcuların özel hayatına tecavüz olarak niteleyince, AB'nin yargı organı olan Adalet Divanı da, AB-ABD arasındaki anlaşmayı geçen hafta iptal etti. İptalin gerekçesinde, ABD'nin yolculara ait özel bilgilerin başka ellere geçmeyeceği güvencesinin bulunmaması da var.
PARA DA DİJİTALLEŞTİ Adalet Divanı'nın kararına göre, 30 Eylül 2006'da bu uygulama bitirilmek zorunda. ABD Güvenlik Bakanlığı ise, "Bu mümkün değil" diye Avrupa'yı uyardı. Buna göre 30 Eylül'den sonra uçaklarındaki yolculara ait bilgileri ABD'ye transfer etmeyen havayolu şirketlerinin uçuş izinleri iptal edilecek. ABD'ye inebilen uçaklardan ise yolcu başına 6 bin dolar ceza alınacak. Bu "Yeni dünya" nın veya "Bilgiiletişim çağı" nın bir yansıması aslında. Artık "İnsan" denince akla, GSM telefon numarasının, kredi kartı numarasının, vatandaşlık ve vergi numarasının ve benzer sayısız numaranın oluşturduğu bir "Dijital canlı" geliyor. Eğer bir devlet veya bir örgüt veya bir şirket bu bilgilere ulaşıyorsa, kimsenin ne özel hayatı, ne de gizlisi saklısı kalıyor. Buna bir de "Gen haritası" olgusu eklendi. Yanağınızın içinden alıp bir lama yerleştirdiğiniz hücrelerin incelenmesinden, sizin atalarınızın Adem ve Havva'ya uzanan kökenini saptayan kuruluşlar var. Su içtiğiniz bardaktaki dudak izinizi inceleyen sigorta şirketleri, gensel kaderinizi saptayıp, sağlık sigortası isteğinizi reddedebilir. Aslında "Para" da insanın kendisi gibi dijitalleşti. Artık hırsızlar kasa soymuyor. Kredi kartı bilginizi çalıp, sizin ve bankanızın hesaplarını boşaltıyor. Geçen hafta perakende zinciri Gima'nın bilgi işlem sistemine giren soyguncuların 9600 kredi kartını kopyaladıkları ve bunlardan 206'sı ile de harcama yaptıkları, bizzat Gima tarafından açıklanmadı mı? Geçenlerde Mansur Forutan Akşam'daki köşesinde olayın çapını anlatmıştı. Buna göre mesela Wal-Mart marketler zincirinin elinde 460 "Terabyte" hacminde müşterileriyle ilgili bilgi varmış. Terabyte, "Gigabyte" ın bin misli bilgi olduğuna göre, Wal-Mart'ın elindeki müşterileriyle ilgili bilginin hacmi, internetteki toplam bilginin iki katıymış. Forutan'ın deyişiyle "O sevimli indirim kartı aslında bir tür casus" bu durumda...
CASUS KARTLAR -Büyük şirketler karmaşık bir sosyo-demografik yazılımla sizin gelirinizden, evinizin büyüklüğüne, hobilerinizden bağımlılıklarınıza kadar bilgi edinebiliyorlar. Sonra sınıflandırıp dijital bir kasada muhafaza ediyorlar. Alışveriş sepetiniz kim olduğunuzu ortaya çıkartıyor. Sovyetler döneminde Soljenitsin, "İlk Çember" diye bir roman yazıp, Stalinci bilim adamlarının, telefondaki ses izinden giderek muhaliflerin kimliklerinin saptanacağı bir proje üzerinde çalıştıklarını hayal etmişti. Şimdi bu hayal, antika halinde. Gerçekler, hayali aştı. Köprü geçiş aygıtınız OGS'nin kayıtları incelenince, sizin günlük trafiğiniz geriye doğru saptanabilir. GSM cep telefonu trafiğinizin açığa çıkması yuvanızı veya itibarınızı yıkabilir. Bu yeni dünyada biz Türklerin hâlâ "Kim laikçi-kim şeriatçı" diye "Gizli gündem" araştırmasına takılmamız, bazılarının hala "Analog çağ" da yaşadıklarını ortaya koymuyor mu? Çünkü biliyoruz ki, bütün gizli emeller, bütün gizli örgütler ve çeteler, biz bilmesek de, en azından ABD tarafından biliniyor. Fotoğraf çekilmesi yasak olan bölgeleri, Google'a girerek bile uzaydan izlemek mümkün artık. Önceki gün Oray Eğin, New York'tan arayıp, Alvin ve Heidi Toffler'in yeni çıkan kitabı "Devrimci Servet" i benim için aldığını müjdeledi. (Revolutionary Wealth-Random House/ New York) İnternette kitabın özetini ve bazı bölümlerini buldum hemen.
ANKARA ZORLANIYOR Daha önce, ürettiklerini kendileri tüketen sınıflar için "Prosumer" kavramını gündeme getiren Toffler'ler, bu son çalışmalarında, "Realty show" ların realiteyi çarpıttığı, sanal dünyadaki dehşetlerden daha büyüklerinin gerçek dünyada yaratıldığı bir yeni çağda, "Prosumer" ler için sağlıktan sivil toplum örgütlenmelerine, tarımdan enerjiye uzanan sayısız alanda açılan ekonomik imkanları ele almışlar. Kitap gelince okuyup özetleyeceğim. Ama şunu hissettim. Türk siyaseti hep temcit pilavına takılmış dururken, dünyada başka gelişmeler de var ve bunlar bizi tepeden tırnağa etkiliyor, değiştiriyor. 30 milyonu aşkın cep telefonlu, kredi kartlı, 10 milyonu internete giren yeni Türkler için, siyasetten beklenenler de, "Kriz" kavramının anlamı da eskisinden çok farklı. "Değişim" Ankaralıların kalelerini eskisinden farklı ölçüde zorluyor. Kullandıkları araçlardaki, giysilerindeki nano-teknoloji ile, beyin hücrelerine de sızmakta bu bilgiler.
|