| |
|
|
Yaşamdan ne de güzel Dakikalar!..
Yaşamdan Dakikalar'ın izleyenlere neden bu kadar keyif verdiğini 3 günlük Batı Trakya gezimizde fark ettim.. Aslına bakarsanız, Haşmet, Sunay, Nebil ve ben çok farklı dünyaların insanlarıyız.. Siyasal ve toplumsal görüşlerimizden başlayın, yaşam tarzımıza, müzik ve sanat zevkimize, hayatımızda verdiğimiz önceliklere, hatta tuttuğumuz spor kulüplerine, çok farklıyız.. Yaşlarımız farklı.. geldiğimiz yerler farklı.. Eğitimlerimiz farklı.. İnanın bu geziye çıkarken kafamda yığınla soru işareti vardı.. Babam "İnsanı tanıyacağın iki yer vardır" derdi.. "Seyahat ve kumar masası.." Kumarı sevmem, öyle bir tanıma şansım yok. Batı Trakya gezisi, bugüne dek sadece çekim günleri öğleden sonra bir araya gelen, bunun dışında, toplu davetlerde bile bir arada bulunmayı başaramayan dört adamın ilk uzun süreli birlikteliği olacaktı.. Bu seyahatin sonunda birbirinden nefret eden adamlara dönüşebilirdik.. Gezi, Yaşamdan Dakikalar'ın sonu olabilirdi.. ..ve daha bir yığın "Acaba?.." Ne oldu?.. Harika üç gün geçirdik.. Aramızdaki çok keskin farklara rağmen harika üç gün geçirdik.. Aramızda bir sihirli hava vardı sanki.. Hani halk arasında "Kafa dengi" derler.. Nasıl kafa dengiydik anlatamam.. Nasıl bir frekans uyumu vardı bu dört ayrı adamın arasında.. Nasıl bir güzelliklerle dolu bu seyahati paylaşma vardı.. Nasıl bir sevgi, nasıl bir saygı vardı dostlar!. Yaşamdan Dakikalar'ı efsane yapan sır, işte bu sihirdi.. Aramızdaki bütün farklara, ayrılıklara rağmen, "Yaşamdan, bir arada olmaktan keyif almak"ta birleşebilme.. Ayrılıkların sevgiye zerre zarar vermemesi.. Ve de karşılıklı saygıya.. Ne zaman birine baksam, onun sevgi dolu bakışını yakaladım, gözünün derinliklerinde.. Sevgide birleştik.. Saygıda kusur etmedik, tüm takılmalara, şakalaşmalara hoş görüyle bakarken.. "Barış içinde bir arada yaşama" diye bir deyim çıkmıştı, bizim üniversite yıllarımızda.. Peacefull co-existance diyordu, uluslararası dünya!.. Ne kadar ayrı dünyaların insanı olursan ol, bir arada yaşıyorsan eğer, zorunlu, ya da keyfinle, barış içinde yaşayacaktın.. O demek oluyordu.. Anlaşmazlıkları kaşımak, kanatmak yerine, anlaşabildiklerinde birleşecektin önce.. O lafın ne manaya geldiğini ilk defa bu Batı Trakya gezisinde anladım işte.. Bizi ayıran tüm farklara rağmen, bir arada harika günler geçirmeyi başardık.. Seyahatten Haşmet'i, Sunay'ı, Nebil'i daha da severek döndüm.. Batı Trakya Türkleri, bu gezinin ardından neler yazıp, neler söyleyeceğimizi çok merak ettiklerini her fırsatta bize ifade ettiler.. İşte ilk sözüm bu, bu gezide tanıdığım, tanımadığım tüm Batı Trakyalı dostlarım.. İlk sözüm bu.. Çok şey anlattığımı sanıyorum.. Bu harika üç günün öyküsünü anlatmaya yarın başlayacağım..
|