Bir hamle iki taş
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni'nin Türkiye ziyareti ve bunun dışişleri bakanı olarak yaptığı ilk resmi ziyaret olması kuşkusuz hayli önemli. Bu jest, İsrail devletinin Türkiye ile ilişkilere verdiği değeri gösteriyor. Milliyet gazetesine verdiği bir mülakatta Livni'nin "Türk-İsrail ilişkilerinde Hamas ziyareti bizim için tamamen kapanmış bir hikayedir " demesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu ziyaret hayli ilginç bir zamanda gerçekleşiyor. İsrail Başbakanı Olmert önümüzdeki dört yıl içinde İsrail'in sınırlarını tanımlama planı için Başkan Bush'tan yarım ağızla da olsa destek aldı. Olmert bu şekilde 70 bin yerleşimciyi Batı Şeria'dan çekip, büyük yerleşim bölgelerini muhafaza edecek tek taraflı planını uygulamaya başlayacak. Bugüne kadar tek taraflılık için öne sürülen gerekçe ise çok kısa süre içinde, üstelik de çok dramatik şekilde ortadan kalkabilir. İsrail tarafı Filistin'de barış müzakeresi yapılacak kimse olmadığını sürekli tekrarladı. Hamas'ın terörü reddetmeyerek bir direniş örgütünden hükümet eden bir siyasi partiye dönüşmemesi de İsrail'in işine geldi.
Tektaraflılık gerekçesi yok Gerçi Hamas, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesi karşılığında uzun vadeli bir hudna (ateşkes) teklif etti. Hatta İsrail kabul ettiği taktirde Arap Birliği'nin 2002'deki Beyrut zirvesinde kabul edilen ve iki devletli çözüme yeşil ışık yakan Suudi Kralı Abdullah'ın planını kabul edeceğini de söyledi. Mesajlar pek ciddiye alınmadı. Bu arada Hamas'ın kendi güvenlik güçlerini oluşturma sevdası ve iktidarı kaybetmekten pek hoşlanmayan El Fetih'in yüklenmesiyle Filistin'de iç savaş ihtimali güçlendi. Bu ortamda ve Hamas ile El Fetih arasında "ulusal diyalog" görüşmeleri sürerken, Filistin Başkanı Mahmud Abbas hemen kimsenin beklemediği bir çıkış yaptı. El Fetih'in genç önderlerinden ve Filistin'in en popüler siyasetçisi Mervan Barguti'nin İsrail'de hapiste hazırladığı, Hamas'ın hapisteki önemli isimlerinden Abdül Halik Naçe tarafından da imzalanan bir tasarıyı Hamas hükümetine sundu. Tasarı, 1967 savaşından önceki sınırlarla belirlenen iki devletli çözümü 2002 Arap Birliği kararına atıfta bulunarak savunuyor. Hamas'ın bir örgüt olarak, İsrail'i tanıyan FKÖ'ye dahil edilmesini istiyor. 1967'de işgal edilen topraklarda direnişi ve şiddet eylemlerini meşru ilan ediyor, Filistinli mültecilerin evlerine geri dönme hakkını savunuyor. Özellikle bu son talebi İsrail kabul etmez ama tümüyle bakıldığında tasarı müzakereler için ciddi bir zemin oluşturuyor.
Referandumdan 'evet' çıkar Kamuoyu yoklamaları Filistinliler'in üçte ikisinin 1967 sınırları içinde kurulacak bir devlette İsrail ile yan yana yaşamayı kabullendiklerini gösteriyor. Abbas tasarıyı referanduma götürürse, geçmesi ihtimali yüksek. Böylesi bir irade karşısında İsrail'in dünya kamuoyunun da makul bulduğu bir çözüm için karşısında muhatap olmadığını söylemesi pek anlam taşımayacak. Abbas, Hamas'tan da hemen cevap istedi. Tasarıyı benimsememesi halinde de on gün içinde bu tasarıyı referanduma sunacağını açıkladı. Beklenecegi gibi Hamas bu referandum ültimatomu karşısında sert bir tepki gösterdi ve bugünkü pozisyonlarından geri adım atmayacağını bildirdi. Ancak bu tavrı da örgüte siyaseten pahalıya mal olabilir. Tam da bu noktada insan gerçekten merak ediyor. Herkese mesajlar veren, Ortadoğu'da ön planda durmak isteyen hükümet ne yapacak? İsmail Haniye'yi arayıp Abbas'ın açılımını desteklemenin, Tzipi Livni'ye de bu şartlarda 1967 sınırlarına çekilmenin nimetlerini anlatacak mı?
|