Sek konyaklar ve sek evlilikler...
Sek hayatlar da sek konyaklar gibi sona eriyor artık... Fransa'nın Cognac bölgesinde dünyanın en ünlü konyaklarının yapıldığı yerleri gezerken, şatolarda degüstatörleri dinlerken anlıyorum ki artık konyak sek içilmeyecektir... 200 yıldır özel Fransız meşe ağaçlarından yapılma fıçılarda bekletilerek tad kazanan ve asalet ünvanına erişen dünyanın en ünlü konyakları bile, içlerine Fransızların lemonad dedikleri bizdeki Sprite'a tekabül eden içecekler ya da tonikle servis edilecektir... 40 derece bekletilmiş alkolü içeren konyak, artık sek olarak yeni dönüşen hayata uymamaktadır... Alkolü fazla gelmektedir... Yılların imbiğinden süzülmüş tadı, acı gelmektedir... Meşrubatlara alışan damaklarca ağır ve buruk görülmektedir... Degüstatörler (tadıcılar) içten içe, karşı çıksalar, konyağı sadece konyak olarak seven Fransızlar direnmeye çalışsalar da, gece kulüplerinde servis edilecek konyaklarda artık bir parça buz, hatta tonik, hatta soda ve Sprite olacaktır... Konyak o buruk, acımtırak orijinal tadını tamamen kaybedecektir... Şekerlenecek, hafifleyecek, içimi ve tadımı kolaylaşarak rahatlayacaktır... Her kokteylde olduğu gibi sek yani sade özelliğini yitirecek, karışacak, hafifleyecek, tatlanacaktır... Çok daha kolay içileceği kesindir... Çok daha fazla tüketileceği kesindir... Ağızda daha tatlı bir tat bırakırken, o saflığın kalmayacağı aşikardır...
Konyakla evlilikler ne kadar birbirine benzemektedirler... Nasıl olup da aynı zamanda, aynı şekilde sulanmakta, tatlandırılmakta, etkisi ve gücü azaltılarak hazmedilmektedirler... Konyak tatlandırılarak, sulandırılarak, buzlandırılarak hafifletildiği gibi, evlilikler de sulanarak hafiflemektedir... Bir avukat dostum, "Gençler patır patır boşanıyorlar... Orta yaşlılar patır patır boşanıyorlar... Yaşlılar patır patır boşanıyorlar... Herkes patır patır boşanıyor" diyordu geçen gün... Boşanıyorlar, çünkü evlilikler ya bitiyor ya da esasen başlamadan bitmiş oluyor... Çünkü evlilikler de konyak gibi yeni hayatlara ağır, acımtırak, dozajı yüksek geliyor... Ya içilmiyor... Ya da içilirse, içine meşrubat, soda, buz katılarak ateşi söndürülüyor... Lightlaştırılıyor... Artık çoğu kişi neden, niçin ve ne amaçla evlendiğini bilmiyor... Evlilik eski müthiş anlamını yitiriyor... Çünkü evlenilecek kişi eski kutsallığını yitirmiş oluyor... Eski dünyalarda evleneceğin kişi çok özel bir kişi olacaktı... Hayatta onlarcası yüzlercesiyle beraber olsan da evleneceğin kişi çok farklı kalacaktı... Evleneceğin kişi çok farklı olacağından, evlilik de çok farklı olacaktı... Bir yastıkta bir ömür geçecek sözü evlilik için kutsallaşşacaktı... Oysa hayat değişti... Hayat dönüştü... Sıradan mutluluklar, sıradan keyifler, sıradan değişiklikler hayata egemen oldu... Herkes herşeye uzanır oldu... Yalın'ın şarkılarının birinde bir sözü vardı: Seni kim böyle sakladı?.. O söz bir şarkı olarak kaldı... Saklanan kimse kalmadı... Kimselerin kendini saklamadığı yeni dünyalarda, evlilikler sıradanlaştı... Kutsal sevgililer kalmadı... Sıradan ve değişken mutluluklara aşk ve sevgi denir oldu... Onun için evlilik de değişir oldu... İçine tonik ve soda kondu... Ateşi hâlâ söndürülemediyse bir de buz konur oldu... Konyağın ve evliliğin eski tadı kalmadı... Konyakla evlilik hızlı yaşanan hayatların hızla tüketilen bir kokteyli olarak kaldı...
|