İşler iyiyse kur düşer, kötüyse çıkar

Uluslararası likidite bolluğunda Türkiye'ye sermaye girerken döviz kurunu düşürmesi ciddi rahatsızlıklara yol açmıştı. Şimdi yabancı sermaye Türkiye'den çıkarken kuru yükseltiyor ve benzer bir rahatsızlık yaratıyor. Tıpkı aşırı düşüşlere olduğu gibi, bu tip sert yükselişlere de Merkez Bankası'nın müdahale etmesi isteniyor.

Müdahale ne zaman?
Yabancı sermaye Türkiye'den çıkışını sürdürecekse piyasaya döviz satılması bu çıkışı kolaylaştırır. Hatta çıkışın maliyetini azaltır. Bir anlamda dalgalı kurdan asıl beklenen fayda da sağlanamamış olur. Buna karşılık yabancı çıkışıyla kurların enflasyonu azdıracak oranda yükselmesi Merkez Bankası'nı ilgilendirir. Dalgalı kur rejimi diye Merkez Bankası kurun düzeyine sonuna kadar kayıtsız kalamaz. Ancak müdahalede acele etmiyor. Kur yükselmesinin veya düşmesinin gerçek bir nedeni varsa bunun ortadan kalkmasını bekliyor. Ancak son aşamada kurun düzeyini beğenmiyorsa müdahalesini yapıyor.
Bitişikte yer alan tabloda geçmiş dönem dalgalanmaları yer alıyor. Merkez Bankası'nın doğrudan müdahale sayısı bu dalgaların yarısı kadar olmuş. Daha çok da kurun düşüşüne yapılmış. Bu konuda Merkez Bankası'nın izleyeceği politikayı dün Başbakan "Kura müdahalede aceleci olunmayacak" sözleriyle açıkladı. Tabi arkasından Merkez Bankası'nın açıklaması geldi: "Bu konuda sorumluluk bizde" diye.
Geçmiş 5 yıllık uygulamanın ve bitişikte yer alan tablodaki rakamların, döviz kurunun gelecekteki seyrine ilişkin verdiği en önemli enformasyon ise kurun düzeyini ekonomik nedenler kadar siyasi belirsizliklerin de etkilediğidir. Türkiye'de ekonomik ve siyasi iyi işler yapıldıkça kurun düşüş yönünde, yanlış işler yapıldıkça da çıkış yönünde hareket ettiğidir. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ülkede borsadaki kadar olmasa da, yabancı yatırımcıların tavrı, kurun düzeyini belirlemektedir.

Sonuç
"Para yuvarlıktır ve yuvarlanması lazımdır" İngiliz Atasözü