| |
|
|
Sağlam vücutta sağlıksız kafa
YETER ARTIK.
HER sağlam vücuttaki kafanın da sağlam olacağını kesinlikle söyleyemeyiz. Ama kafa sağlam ve salim olduğu zaman, genellikle vücudun sağlığı da güvence altında bulunuyor. Bu gerçeği siyasete uyarladığınız zaman, demokrasinin "Akıllı adamlar" rejimi olduğu yargısını seslendirebilirsiniz. Demokrasi tek başına ne "Sayısal çoğunluk" denilen göstergeye, ne de sadece anayasalardaki erklerin sahip oldukları hukuki konumlara dayalı olarak sağlığını korur. Demokrasi, hem yönetenlerin, hem de yönetilenlerin sorumluluğuna, aklına ve ülke insanlarının bir arada yaşama kararlılıklarına dayalı olarak yürür. Demokrasinin despotik rejimlerden farkı budur. Otoriter rejimlerde sadece diktatörün, totaliter rejimlerde ise sadece egemen kadronun sorumluluğu vardır. Lider, ya da Şef ya da Führer tek akıllı ve yegane sorumludur. O düşünür ve karar verir. Başka şekilde düşünenler ise susturulur. Şu anda Türkiye'de yeniden başlatılan gerginlik tahlil edilirse, demokratik rejim içinde bir despotik tablonun yine yüze vurduğunu görebiliriz. Çünkü Türkiye'deki sorumluluk taşıyan, dünyaya açık ve aklı başında hiçbir kişi ve kesim, bu gerginlikten mutluluk duymuyor. Bu tablonun tırmandırılması halinde sosyo-politik ve ekonomik krizlerle yine karşılaşılacağını hemen herkes görüyor. Buna rağmen siyasi partiler, devletin erkleri ve organları arasında gerginliğe neden olan kavga düzeyindeki gerginlik sürüyor ve ne ileri gelenler ne de ileri gidenler uzlaşmacı ve akılcı çözümler için harekete geçmiyorsa, Türk demokratik sisteminde "Tepe" ile "Taban" arasında trajik bir iletişimsizlik bulunmaktadır. Demokrasinin tabanı veya vücudu olan halkın, bilinci, demokrasiye bağlılığı ve istikrar özlemi, vücudun sağlığını göstermektedir. Ama seçim dönemi dışında halkın sesine kulaklarını kapatan seçilmiş ve atanmışların oluşturduğu kafa, sağlıklı değildir. Bunlar siyaseti de demokrasiyi de, birbirlerinin kalesine gol atmak sanan ve ancak krizlerle varlıklarını kanıtlayabilen kadrolardan oluşmaktadır. Neticede toplumun hayatı, evrensel yarışta hep geri kalınan kayıp yıllarla dolu olarak geçmektedir. Gelişme ve istikrar ortamı, bu kadroları adeta rahatsız etmektedir.
|