Hamurun mayası
Bazen... kendi zaviyeni açık anlatman gerekiyor. Oradan şuraya, çok konuda yazıp duruyoruz. Arkasındakini açıkça belirteyim istedim. Bunun neden gerekli olduğunu ben iyi anladım; umarım sizler de hak verirsiniz.
Anti-emperyalist açı inşa eden de, cumhuriyet kavramının "eşitlik, özgürlük, kardeşlik" idealinin mirasçısı kılan da... Demokrasiyi Batı'da dahi tamamlanmamış bir süreç ve mücadele mevzuu, sadece bir takım temel hak ve özgürlüklerden ibaret değil, hayatın her alanında hiyerarşi, dayatma, dışlama, tahakküm ve adaletsizliğe karşı bir ufuk saydıran da... "Kürt sorunu" nu demokrasi, haklar, özgürlük, adalet ve eşitlik meselesi olarak kabul ettiren ama PKK türü örgütlenmelerin ölümcü, terörcü despot yapılarından nefret ettiren de... İnanç özgürlüğüne saygı duyduran, üniversitenin başörtülüye kapanamayacağını savundurtan, kamusal alanın kamu binaları demek olmadığını söyleten, ancak dini, cemaatçi "dünyevi" hiyerarşilerdeki boyun eğme-eğdirme, kayırma, ayırma kültürüyle gerçekten demokrat olunamayacağını düşündürten de... Askerlerin iş ve eğitim gereği herkesten fazla "sürekli vatan sevgisi" yle dolup taşabileceğini, ancak "hainler, vatanını sevmeyenler" saplantısının aşırı anti-demokratik, yanıltıcı, hastalıklı olduğunu, "askeri hiyerarşi, otorite sistemleri" nde, özellikle en üstlerde demokrat çıkmanın zorluğunu, ancak çok ciddi düşünsel, vicdani, kültürel sıçramayla mümkün olabileceğini yazdırtan da... Hukuken zanlı bir astsubayı "iyi çocuktur" diye savunup geçim, aşağılanma bunalımındaki binlerce askerin "en insani ve kamusal hakları" nı, Meclis'teki tasarıyı hükümetle el ele sumen altı ettirenlere bindirten de... TÜSİAD usulü demokratlık yapıp insanların örgütlenme, sosyal hakları idrak edebilme, sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerinin paraya endekslenme meselelerini "demokratlık ve insanlık kapsamı" na dahil etmeyenden tiksindiren de... Karşıdakinin dayatmacı zihniyetine vururken kendi cephesinde aynı zihniyetlere tapınandan nefret ettiren de... Türkiye'de askeri müdahaleye karşıyken dünyada ABD müdahalesine yamananı iki yüzlü buldurtan da... Bombalarla ölen İsrailli ve Filistinli çocuklar arasında ayrım yapmaya zorlayanlara öfkelendirten de... İsrail'in askeri, ekonomik, küresel kudreti karşısında Filistin sanki eşitmiş gibi gerçeği yamultana çıldırtan da... Vatan, millet, tarih, din gibi kutsal değerlere saygı duydurturken, bunları kendi vatandaşlarının bir kısmına karşı nefret ve şiddet mazereti haline getirenden iğrendiren de... Devletin temel niteliği "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" iken, birini koruma kollama gerekçesiyle diğerlerini boğabilen ve hepsine birden aynı anda inanmayanlardan bıktıran da... AKP iktidarını Anayasal-biçimsel demokrasi manasında tamamen meşru kabul ettiren, lakin "sonradan görme demokratlık" ının gerçek demokrasi kültürüyle ancak uzak akraba olabileceğini belirttiren de... Onları demokrasi adına eleştiren bir çok siyasetçi, gazetecinin de o demokrasi kültürüyle hiç yakın düşmediğini tekrar ettiren de... Darbeden, cuntadan, kartelden, çeteden, şebekeden, laik-dini tahakküm sistemlerinden, sözde demokrasi namına en anti-demokratik örgütlerden, sivil toplum maskeli emir-komutacılardan, kolayca boyun eğen ve eğdirenlerden, muhalifliğini, vicdanını seçmece, ayrımcı, kayırmacı çalıştırandan... Akıl, bilgi, fikir, yürek, vicdan, tavır, yazı; gerektiğinde, doğru biçimde yetişmediğinde kendimden bile nefret ettirten de... Hani anlamayan, bilmeyen, merak eden, işine gelen yazıda alkışlayıp nasırına basanla şaşıran, yahut şundan-bundan diye sınıflayan ve makine değil, bir insan olduğumuzu düşünmeyen, elimde çuvaldız olmadığını sanan varsa diye... Söylemek zorunda kaldım: Bunların tümü, bir ömür süresince akıl ve duygu teknesinde hep yoğrulmuş, özü dönüşmese de değişimlerden geçmiş, ezber azaltırken eleştiri bilemiş, başkasınıı öğrenmeye ve anlamaya, bağımsızlığa daha çok adanmış "sol bir hamur" un sonuçları. Elbette yanılgıdan muaf değil; ama her şablona, kalıba uymayabilir.
|