|
|
|
|
|
|
İyi olma sendromuna dikkat!
Fazla kilolarından utanç duyanlar 'iyi olma sendromu'na kapılıyor. İçlerine kapanıyor, bol bol hediye alıyor, herkese yardım etmeye çalışıyorlar
Vücut ağırlığı normalden fazla yani obez olduğu için çevrelerine karşı suçluluk ve utanç duyan kişileri 'iyi olma sendromu' bekliyor. Tıp dünyasının yeni keşfettiği bu sendrom, insanların kiloları nedeniyle etraflarından özür dilemek için iyi davranma ihtiyacına neden oluyor. Şişmanlıklarının yarattığı utanç duygusu nedeniyle çevrelerindeki insanlara hediyeler alıyor, onların her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor, üzüntülerini ve öfkelerini çevrelerine yeterince belli edemiyorlar. Ancak bunun sonunda akşamları onları büyük porsiyonlu yemekler bekliyor.
KENDİLERİNE GÜVENMİYORLAR Bu kişilerin diğer şişmanlardan ayrılan en büyük özelliği kendilerine güvenlerinin az olması... Dış görüntülerinden memnun olmadıkları için kendilerini kabul ettirmek için zaman zaman fazladan çaba gösterme ihtiyacı hissediyorlar. Fazla kilolarını adeta özür dilenmesi gereken bir durummuş gibi görerek, öyle davranma eğiliminde olabiliyorlar. Dış görüntülerini insanların onları sevmemesi ya da kabul etmemesi için geçerli bir sebepmiş gibi düşünebiliyor ve ardından da bazen normal koşullarda olacağından çok daha iyi davranabiliyorlar.
YALNIZLIKTA YEMEĞE HÜCUM Normalde verecekleri tepkileri vermeyip öfkelerini, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, hüsran ve hayal kırıklıklarını karşısındakini kaybetmemek uğruna dile getirmeyebiliyorlar. Ne yazık ki; bu duyguları bastırmanın onlara nasıl zarar verdiğini ve onlara daha fazla kilo olarak döndüğünü de fark etmiyorlar. İfade edilemeyen duygular, herkeste olabileceği gibi onlarda da yemek yeme dürtüsüne yol açarak, sağlıksız yemek yeme durumuna neden oluyor. Rahatsız edici ortamda gülümseyerek ve alttan alarak geçiştirilen durum, yalnız kalınca yemeğe saldırma tepkisine dönüşüyor. Başkalarını kırmamak ve sevgilerini kaybetmemek uğruna yalnız kaldıklarında yiyerek kendilerine zarar veriyorlar. Gerçek arkadaşlık, gerçek sevgi ve ilişkilerin böyle olmaması gerektiğinin farkında olamayabilirler. Yapıcı şekilde dile getirilen kırgınlığın, içinde oldukları ilişkiyi geliştireceğini fark etmeyip üzüntülerini hep içlerine atmaya meyillidirler. Halbuki gerçek anlamda iletişim kurulduğu zaman, onlar kendilerini rahatlamış hissedecekleri gibi karşılarındaki kişiler de kendilerinden ne beklendiğini bilir ve hata yaptıklarında fark edip davranışlarını değiştirme şansına sahip olurlar.
İLTİFATA GEREK YOK! Çünkü çoğu insan, karşılarındaki kişinin tepkilerine göre kırıcı hareketlerde bulunmaktan kaçınır. Fakat olumsuz bir tepki verilmediği zaman sebep oldukları duyguları bilemez ve davranışı tekrarlayabilirler. En yaygın örnek; kilolu kişilerin etraflarındaki insanların sürekli kilolarıyla ilgili yorum yapmaları veya soru sormalarından rahatsız olmalarına rağmen, kibarca cevap vermeye çalışmalarıdır. Dolayısıyla insanlar rahatsızlık verdiklerini bilmeden, kendilerince iyi niyetle, ısrarla soru sormaya ve yorum yapmaya devam ederler. Halbuki 'zayıflamışsın', 'kilo vermiş görünüyorsun' gibi genellikle iltifat kategorisinde görülen cümleler bile çoğu zaman, obezlerin duymak istemedikleri cümlelerdendir. Ama bunu ifade etmedikleri sürece duymaya devam etmeleri kaçınılmazdır. Bu döngüyü bir noktada kırmaları ve kendilerine zarar vermektense, karşılarındakinin ne hissettiğini bilmeyi tercih etmeye başlamaları gereklidir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|