|
|
|
|
|
|
Bazılarının dünyayla ilişkisi samimi değil ki Müslüm'le ilişkileri samimi olsun!
Gürses'in albümündeki tarzını sahici bulmayan ve 'Niye değişmeye çalışıyor?' diye soranlara işte Murathan Mungan'ın yanıtı: Yeniliğe direnenler olacaktır ama değişmeyi istemek hak değil mi?.
-İkinci bölüm- * Son yıllarda entel kesimin Müslüm Gürses'e ilgisi size sahici geliyor mu? Neye göre sahici, neye göre yapay, neye göre suçluyorsunuz? Yani bu adamların diyelim ki Leonard Cohen'le ilişkisi çok mu samimi de, Müslüm'le ilişkisi de samimi olsun? Bazı insanların dünyayla bile ilişkisi samimi değil ki! Bazı isimler, entelektüel görünmeye çalışanlara rant getirir. Bu onlar için kolundaki Rolex marka saat gibidir. Ben insanların söylediklerinden çok, sözünü ettiklerinin hayatlarına nasıl sızdığıyla ilgiliyimdir. Okuduğu kitaplar, seyrettiği filmler, gezdiği sergiler hayatında neyi değiştirmiş, onlarla nasıl zenginleşmiş, budur önemli olan. Sadece Müslüm Gürses konusunda değil, her konuda samimiyetsiz olanlar var. Onlara yapacak bir şey yok. Ama... Merak da ediyor olabilirler, bunu da küçümsememek lazım. 'Yıllardır biz bu adamı reddettik, ne söylüyormuş bakayım' demek niye ayıp oluyor ki?
* Benim anlamadığım şu: Neden böyle bir adamı Batı'yla kaynaştırmaya çalışıyoruz ille de? Neden rock bara çıkarıyoruz, neden Leonard Cohen ya da Garbage'ın şarkısını söyletiyoruz? Neden değiştirmeye çalışıyoruz? Neden yapmayalım? Değişmeyi istemek de bir hak değil mi? Bu soruda dünyayı mutlak, değişmez görmek yatıyor. Yani ne siz dünkü sizsiniz, ne Müslüm'ün hedef kitlesi dediğiniz şey dünkü hedef kitle. Bir kere bunu gözden kaçırıyorsunuz. Toplumsal değişim, çeşitli kesimleri birbirlerine yaklaştırıyor; yoksa ilerleme olmaz. Zıtlık zannettiğiniz şeyler buluşuyor. Biz toplum olarak Batılılaşma projesinin bir parçasıyız zaten. Şimdi kendi Doğululuğumuzu doğru tarif etmeye çalışıyoruz. Diyelim ki; sabit bir hedef kitle var, hiç değişmiyor, adam da değişmiyor, biz de değişmiyoruz. Böyle bir şey mümkün değil ki! Bizim de arzularımız değişiyor. Yani Ajda Pekkan da başka bir şey yaptığı zaman ilgimizi çekecekti. Çünkü sanat arayışlarla zenginleşir, gelişir.
* Toplumsal bir ihtiyaç yani? Her zaman her yeniliğe direnenler olacaktır. Her şey hep aynı kalsın isteyenler var. Bütün dünyayla baş edemezsiniz. Siyah-beyaz filmleri özlemle izleriz ya, bir şarkıcıdan eski bir şarkısını isterken aslında kendi gençliğimizi isteriz.
* E bu durumda Müslüm Gürses'ten ne istiyoruz? İşte bir kesim hâlâ en eski şarkısını istiyor, aslında kendi kaybolan gençliğini... Oysa kimse aynı yerde değil. Arabesk de form değiştirdi, eski arabesk yapılıyor da Müslüm Gürses mi yapmıyor, bana bunu söylesinler! Arabeskin de ihtiyaçları, tarifleri, tüketildiği yerler değişti artık. Türkiye'de ileri geri konuşanların toplumla teması çok zayıf, en azından benimki kadar kuvvetli değil! Hiçbiri Murathan Mungan kadar hem varoşla, hem merkezle, hem entelektüel kesimle benzer sinyallerle takip gücüne sahip değil. Kimse kusura bakmasın! O dinamiklerin karşılığı sanatta ancak yeni arayışlarla somutlanır ve cisimleşir. Yoksa biz kimseyi yolundan çevirmedik. Ayrıca bu kadar kişisel ikonografisi olan bir adamı yolundan çevirmek kolay mı? Tam da burada 'Döndür Yolumdan' şarkısı dinlenebilir! (gülüyor)
* Bu sizin kişisel zevklerinizden oluşan bir albüm sonuçta. Sizde nasıl bir ikna kabiliyeti var ki, Müslüm Baba size teslim oldu, sizin seçimlerinize uydu? Bir kere Müslüm Gürses çok profesyonel. İkincisi, şarkı tanıyan biri. Onun giyinebileceği şarkıları seçmişim ki birine bile itiraz etmedi.
* Kendini tamamen size teslim etmesi enteresan değil mi yine de? Güzeli tanımak diye bir şey var yani! Kendisinin dışında bir şey yaptırmıyorum ki... 'Aşk Bu', 'Artakalan' şarkılarında tasavvufi bir damarın peşinden gidiyoruz. 'Döndür Yolumdan', 'Ah Oğlum', 'Sabahat Abla', bizim yerli sesleri ve yerel renkleri de barındıran şarkılar. Bunun aksi onu kendi macerasının da, Türkiye'nin de tamamen dışına sürmek olurdu. "Hayat berbat" demiyor mu zaten yıllardır kendisi de!
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|