Cüzdan buldum 30 yıldır hala üzülürüm!
Bir Japon bilim adamı hepsi birbirinden ilginç anket hazırlamış. Beni etkileyen ve geçmişe götüren anket şöyle; Yolda yürürken kapalı siyah evrak çantası gördünüz. Etrafınızda kimsecikler yok. Çantayı açtığınızda içinden bir tomar para döküldü. Bu olaya nasıl tepki verirsiniz? 1- Aaaa.... Bu benim şanslı günüm. 2- Eyvah şimdi ne yapacağım.? 3- Düşünmek için zamana ihtiyacım var. 4- Tanrı bana bunu hediye olarak yolladı. Siz hangi şıkkı kendiniz için doğru buldunuz? Japon bilim adamının cevabı şöyle; - Bu sizin bir gün çok çekici biri tarafından teklif alırsanız vereceğiniz tepkiye eşittir. İtiraf edeyim ki onca düşünmeme rağmen çözümü bulamadım.
Tanrının bana armağanı Size yaşanmış bir hikayeyi anlatacağım. 30 yıl önce yaşadığım ama içinden çıkamadığım yaşanmış olay hala kafamda sorularla doludur. Bir sonbahar akşamı. (O gün de doğum günüm) Çalıştığım iş yerinden maaş çekimi aldım. Bankaya gittim, karşılığı yok sözünü duyunca dünyam başıma yıkıldı. Çünkü: Ertesi gün evleniyordum. Cebimde ise beş kuruş para yoktu. Son paramı da, Cağaloğlu berberinde ki damat tıraşına vermiştim. Önce nişanlım Sevinç'e telefon ettim. Düğün tehlikede. İptal olabilir dedim. 'Takma kafana' dedi. Gelinliği arkadaşım vermişti ya. Düğün arabası da tamam demez mi!. Öfke ile otobüs durağına giderken baktım ki yer de bir cüzdan. İçi dolu olsa benim önüme gelmezdi diye öyle bir şut attım ki, cüzdan uçan daire gibi gitti çalılıkların üzerine kondu. Etrafı iplikle dikilmiş yırtık pırtık bir cüzdandı. Belli ki garibanın birine aitti. Ama o an içimden bir ses...Gittim cüzdanı aldım. Bu arada içinde para olsa diye dua ediyorum. O da ne!.... Cüzdanı aldım açtım içinde tam üç bin lira...(Maaşım kadar para). Ne bir isim ne bir resim var. Olacak şey değil... Sanki tanrının bana yolladığı bir düğün hediyesi. Sevincim bir anda hüzne dönüştü. Bu bir garibanın cüzdanıydı. Başladım söylenmeye. Peki ne yapacaktım? Tekrar çalıştığım dergiye döndüm. Çalışanlarla birlikte tek tek kahveleri gittik. Cüzdan kaybeden var mı diye soruyorduk. Sonuç; sonuçsuz!.. Parayı cebime koydum ve balayı için doğruca Bodrum'un yolunu tuttum.. Giderken de o cüzdanı bulduğum lokanta ve kahvelere şu mesajı bıraktım: - Paranı harcamaya gidiyorum. Bir hafta sonra dönünce faizi ile geri alacaksın. Şimdiden teşekkürler!... Bodrum'dan döndüm. Not bıraktığım her yere uğradım. Dedim ya sonuç; sonuçsuz!.. Aradan yıllar geçse de karım bana o parayı nerden buldun diye her sorduğunda şu cevabı veririm; O para sana tanrının hediyesiydi!.. Hayat böyle işte!...
Çevreye ve insana saygı Geçen gün benim çöpçü kaptan (Sulhi İrtiş) evinin önünde ki merdivenin kırılan taşlarını onarmak istemiş. Biraz ileride bir kum yığını var. Ne olacak demiş biraz alayım. Alırken bir anda bir garip ses. Çöpçü sırtım ağrıyor, göğsüm ağrıyor derken kendisini yoğun bakımda bulmuş. Ben de kardeşlik statüsünden yararlanıp yoğun bakıma girdim. Refik doktor dedim!... Bak bir avuç kum çalmanın cezası ne oluyor? Vücudunun her yerinde aletler bağlı olan çöpçü kaptan da gülüyor. Sonra, doktor dedim, bizim çöpçü kaptan bir yıldır sağlıklı yaşam için içkiyi bıraktı. Bu yüzden kalp krizi geçirmiş olmasın. Doktor kulağıma eğildi ve şunu dedi; "Adam gibi her akşam iki duble rakısını içseydi kalp krizi geçirmezdi. İçmediği için stres yapmış, kalp krizi geçirmiş..."
Mesaj : Bir yazarın kendi kendi ile gurur duyup mutlu olduğu anlar var ya. Şu Mavi Tur olayını ve kıyıların yağmasını gündeme getirdim, sivil toplum ayağa kalktı. 22 Nisan günü tüm tekneler ve çevre gönüllüleri Bodrum'da (Mazı'da) buluşuyor. Devlet erkanına sesleniyorum: Dünya da harika oteller var, ama orada harika kıyılar ve mavi tur yok. Ülkenizi seviyorsanız, insanlığa saygınız varsa, lütfen kıyılara otel yapmayalım.
|