|
|
|
|
|
Asla bir sinema olayı olmayacak...
SABAH'ın sinema yazarı Atilla Dorsay, 'Da Vinci Şifresi'ni izleyip yorumladı: Oyuncuları iyi, ustalıkla yönetilmiş ama romanla kıyaslanınca bir şeyler eksik, büyü biraz bozulmuş.
Sonunda çekildi, bitti ve bize de geldi. Dünya galasını dün akşam Cannes Festivali'nde yapan ünlü filmi, basın gösteriminde izledik. Yazarı Dan Brown'u bir anda mülti-milyoner yapan roman, biz dahil tüm dünyada öylesine ilgi gördü ve o kadar çok okundu ki, ardından bir sürü benzeri geldi. Ama doğrusu hiçbiri, aslının süksesine erişemedi. Dan Brown'un romanı çok kalın olmasına rağmen kolayca okunan bir romandı. İki buçuk saatlik film de rahatça izleniyor. Ama bunun için romandaki çok sayıda olay ve kişilik sadeleştirilmiş ve her şey biraz özetlenmiş.
GERİLİM SEVENE...
Film, ana entrikasını Hz. İsa'nın kişiliğinden ve onunla ilişkili efsanelerden alıyor. Asıl tartışma, onun kimliği üzerine. Kimileri yüzyıllar boyunca onu bir "insan peygamber" saydılar. Kimileriyse "Tanrı'nın oğlu" diye gördüler. Ancak Bizans döneminde bizim topraklarımızda, İznik'te düzenlenen bir dini şura, 4. yüzyılda İsa'nın "Tanrı'nın oğlu" olduğunu kabul etti. Ve o tarihten itibaren peygamberi bir insanoğlu diye görmek, Hıristiyanlığa göre günah sayıldı. Brown romanında bunu yeniden tartışmaya açıyor.O dönemden beri süregelen bir tarikatın mensupları, İsa'nın sıradan bir insan gibi evlendiğine, Magdalalı Meryem'le dünya evine girip çoluk çocuk sahibi olduğuna inanıyorlar. Ama tüm gücünü İsa'nın tanrısal özelliklerinden alan Katolik kilisesi, bunu kabul etmiyor. Üstelik onun soyundan gelmiş olan kişileri bulup öldürtüyor. Yani Papalık 2000 yıldır yalan söylüyor ve içindeki en bağnaz kesimler cinayet bile işliyor. İşte film üzerine kopan fırtına bundan kaynaklanıyor. Kilisenin bu büyük suçlamayı kabullenmesi mümkün değil. O yüzden film Vatikan tarafından mahkûm ediliyor ve Hıristiyanlara yasaklanıyor. 2000 yıllık bu tartışmanın ötesinde, "Da Vinci Şifresi", Fransa, İngiltere, İskoçya, Malta'daki gerçek mekânlarda çekilmiş, ustalıkla yönetilmiş bir film. Oyuncuları da iyi. Ama sanki romanla kıyaslayınca bir şeyler eksik, büyü biraz bozulmuş. Bu açıdan, bir sinema olayı olmayacak (Cumartesi eleştirimde daha uzun boylu söz edeceğim). Özellikle tarih ve din konularına merak duyanlar veya sadece iyi bir gerilim izlemek isteyenler rahatlıkla gidebilir. Bol patlamış mısırı unutmadan!...
ATİLLA DORSAY
|