Sayın Bakanlar... Gölgede Muhabbet
Bendeniz, Alem FM'de "Gölgede Muhabbet" adlı bir şov yapıyorum. Eh herkes bildiğine göre saklamaya gerek yok, çok dinlenen, üstünde çok konuşulan bir şov "Gölgede Muhabbet". "Neyin gölgesinde?" derseniz... Dostluğun, arkadaşlığın, aydınlık ve çağdaş düşüncenin gölgesinde muhabbet ediyoruz... Felsefenin, eleştirinin gölgesinde, canlı yayına telefonla katılan dinleyicilerle kafamızı kurcalayan konular üstüne beyin fırtınası yapıyoruz... Birbirimizden çok şey öğrendiğimiz kesin. En azından ben, birçok konu üstüne yüksek sesle düşünürken, aydınlandığımın, sevgi, dostluk biriktirdiğimin bilincindeyim. Fanatik dinleyiciler programı banda çekiyor... Evlerine gelene gidene dinletiyorlar, arabalarında dinliyorlar... Program başladığında hemen bir telefon zinciri oluşturuyorlar... Bazı bölümler çok istek alıyor yeniden yayınlıyoruz çarşamba akşamları... Belirli bir konuyu seçip başlıyoruz yüksek sesle düşünmeye... "Açın telefonu sesinizi göreyim" diyorum... Seslerinden evlerini, yaşam biçimlerini görmeye çalışıyorum... Onlar da beni görüyorlar sesimden... TV'dekinden çok farklı bir duygu radyo programında buluşmak. Takılıyoruz sözün, tatlı sözün, aklın süzgecinden geçmiş sözün peşine gidiyoruz bilmediğimiz ülkelere... Geçen hafta dedim ki: "Ne bakanı olmak isterdiniz? Hangi bakanlığı yönetmek, nasıl bir kadroyla çalışmak isterdiniz? İlle de bilinen bakanlıklardan birini yönetmek zorunda değilsiniz... Sizin için yeni bir bakanlık da tahsis edebiliriz. Örneğin gönül işleri bakanlığı... Kalbi kırıklardan sorumlu devlet bakanlığı" dedim, radyonun telefonları kilitleniverdi... Bütün millet bakan olmaya hazırmış meğerse... Önce sordular "Sen ne bakanı olmak istersin?" diye... Hemen söyledim... "Ben kendimden sorumlu bakan olmak isterim. Ali Poyrazoğlu'ndan sorumlu bakan..." Programa katılan öğretmenlerin, öğrencilerin hepsi Milli Eğitim Bakanı olmak istiyor. Daha çağdaş, daha özgür bir eğitim sistemine geçmek istiyorlar. Ev kadınları Maliye Bakanı olmak istiyor. Üç kuruşluk maaşa dört çocuklu evi yöneten ev hanımları "Kimse bizden iyi bütçe yapamaz, bizden daha dikkatli para harcayamaz, borçları tasfiye edemez... Biz maliye bakanı olursak ülkenin enflasyon sorunu kalmaz. Biz paraları da çarçur ettirmeyiz..." diyor... Yerden göğe kadar da haklılar... Adalet bakanı olmak isteyen hukukçular, hukuk öğrencileri, hakkı yenmiş ezilmiş, itilmiş kakılmış yurttaşlar, adaletin daha hızlı işlemesini sağlayıp, yasaları günümüzle uyumlu bir hale getireceklerini vadediyor... Dışişleri bakanı, ulaştırma bakanı, başbakan olmak isteyen dinleyicilerden çok parlak öneriler geliyor. Hani bıraksak, memleketi bunlar yönetse ortalık güllük gülistanlık olacak. Ama kendileri gitmeyip yerlerine vekillerini gönderdikleri için kısa bir süre sonra mutsuz oluyorlar. Oysa ki herkesin istediği bakanlığa gelmesi, önerilerini hayata geçirmesi için çok kolay bir yol var. Herkes sivil bir toplum istiyor... Şeffaflık istiyor insanlar. Fırsat eşitliği istiyorlar... Herkes bakan olsa ne yapacağını biliyor, programını açıklıyor.
BAŞBAKAN OLURSUNUZ Ve hep birlikte şöyle bir sonuca varıyoruz Gölgede Muhabbet ekibi olarak... Daha özgür, eşit ve sivil bir toplum istiyorsak asıl işin oy verdikten sonra başladığını kabul etmek gerekiyor. Verdiği oyun takipçisi olmak zorunda çağdaş bireyler... Sivil toplum örgütlerinde gidip uğraşmak emek vermek ön şartı çağdaş yurttaş olmanın... Sivil toplum isteyenler önce kendilerini sivil birey haline getirmeye mecbur. İşlerin düzgün yürüyebilmesi için vekil tayin ettiğin insanları sürekli denetleyeceksin... Sivil bireylerin baskı güçlerini bilinçli bir şekilde kullandığı toplumlarda zaten herkes istediği bakanlığın yöneticisidir. Herhangi bir bakanlığı yönetmek mi istiyorsunuz? O zaman kolları sıvayın. Verdiğiniz oyun takipçisi olun. "Biz sizin yerinize işlerin hepsini takip ederiz" diyenlere kulak asmayın. Olan biteni denetleyin ve sesinizi yükseltin. O zaman bakan değil başbakan bile sizsiniz.
|