|
|
|
|
|
|
'Kadınlardan besleniyorum'
Anne, dört teyze ve bir anneannenin tek çocuğuydum. Bu durumda kadınları iyi tanıyorsun. Cinsellik, erkeklerde takıntı. Bir şeye cinsel açıdan bakmak spontan gelişiyor.
'Hülya'nın aklı hep Kaya'ya gidiyor'
Reha Muhtar "Pişti" programındaki partneri Hülya Avşar için "Bugünlerde fiziksel olarak olmasa da kafası Kaya ile çok haşır neşir. Hülya'nın aklı oraya gidiyorsa ne yapayım?" diyor.
- Pişti programında katılımcıyken, köpürtücü oldunuz. - Hayatta, benim için moderatörlükten kurtuluş yok. Program teklifi geldiğinde hayatımda ilk defa istediğim gibi sallayacağımı, konuşacağımı düşündüm. Program akışıyla filan uğraşmayacaktım. Sallayacaktım ve gidecektim. Koltuğun karşı tarafında oturmak çok keyiflidir. Çok rahattır. Moderatör konuşur, her şeyi organize eder. Benim bu durumdan kurtuluşum yok.
- Programda mutlaka Hülya Avşar'ı konuşturmak ve lafı da Kaya Çilingiroğlu'na değdirmek çabası içindesiniz... - Ben Kaya'ya değdirme çabası içinde değilim. Ama Hülya'nın öyle bir durumu var. Hülya gerçekten müthiş bir kadın. Kızın, hayatta yaşamış olduğu şeyler ile ilgili en ufak bir kompleksi yok. Biliyorsun ki Hülya'ya bir soru sorduğun zaman kızın hiçbir zırhı yok. Hemen açıyor kendisini. Mesela İbrahim Tatlıses de böyledir. Bugünlerde fiziksel olarak olmasa da kafası Kaya ile çok haşır neşir olduğu için o beyin bir ara Kaya'ya gidiyor. Ne yapayım?
- Bazen Hülya Avşar akıllara zarar cümleler kurduğunda içinizden, "yok artık Hülya" demek gelmiyor mu? - Tabii ki bu bir şov, ama ben kalpten gelen bir sözü küçümsemem. Hülya da öyle konuşan bir kadın. İçinden öyle geliyorsa karışmam. Ben bilirim ki hayattaki en güzel duygu doğallıktır. Çok zorluyorsun beni. Felaket bir durumdayım. Ben böyle bir şey görmedim! Ben böyle bir Reha Muhtar bile görmedim!
- Allah korusun, Allah yazdıysa bozsun... Yapmayın Sayın Muhtar... Beni de inandıracaksınız şimdi!. - Ama öyle...Gerçekten öyle... Nasıl Allah korusun! Kötü bir şey yapmıyorsun ki!
- Geçmişinize baktığınızda biz hep size güldük. Hala "acı var mı acı?" diyoruz. Siz bir kere Ali Kırca'nın tam tersisiniz. Anchorman denince böyle yakışıklı, tok sesli bir tipleme geliyor insanın gözünün önüne... - Niye ben çirkin miyim? (Gülüyoruz.)
- TRT zamanı bir yerlerden bildiren isimlerden akılda kalan az sayıda isimden birisiniz... - Hayatımda ne yaptıysam, hep akıllarda kaldı.
- Ama o zaman böyle konuşmuyordunuz... Ciddi ciddi bildiriyordunuz... Aklı başında, efendi bir şekilde TRT normlarında... - Şu anda da gayet aklı başında konuşuyorum. (Gülme krizi geçiriyoruz.)
- Geçen haftaki yazılarınızın birinde "Çirkin kadın yoktur, az votka vardır" ile başlayıp, erkeklerin güzel kadınlarla arkadaş olamayacağından bahsettiniz. Bu sizin gözleminiz mi yoksa kişisel tecrübeniz mi?
- Aslında benim yazdığım şeyler erkek geyikleri. Erkekler kendi aralarındaki geyiklerde böyle şeyler söylerler. Güzel kadın takıntısı var mı bilmiyorum ama, erkeklerde bir cinsellik takıntısı olduğunu biliyorum.
- Yine yazınızda "Saftirik erkek, 'Bu kadar zamandır arkadaştık... Hiç aklımıza gelmemişti' yollu açıklamalar yapar...." diyorsunuz. Erkek bu kadar saf mı? - Erkeğin, ilişkilerdeki oyunlara çok kafa yormadığı aşikardır.
- Ama ayıp olmuyor mu, erkekler saftirik, gariban kadınlar kurnaz... - Yok canım, erkekler o kadar saftirik değiller. Ama söz konusu ilişki olunca daha düzdür. Erkekleri de o kadar naif görmemek lazım...
- Acaba anlattığınız kendiniz mi Sayın Muhtar? - Hayır ben erkekleri anlatıyorum.
- Peki siz bu hikayenin neresindesiniz? - Ben yazan taraftayım. Yazar, hayatın başka penceresinden bakabilen insandır.
- Peki sizin durumunuz nedir? Siz önce aşk tarafından mı bakıyorsunuz kadınlara? - Ben yazan taraftayım...
- Yazdığınız hikayelerdeki erkek tipleri "güçlü, havalı, zengin ve puro içen" diye tanımlanıyor. Neden hikayelerinizi bu adamlar üzerine kuruyorsunuz? - Bu aslında bir kategori. Türkiye'de zengin olmanın, güçlü olmanın sembolü puro oldu. Biz bu işi biraz abarttık. İyi bir mekana gidin, hep böyle purolu adamlar topluluğu görürsünüz. Kadınların purodan o kadar etkilenmediğini biliyorum. Çünkü ben kadınlardan besleniyorum. Yazılarım açısından besleniyorum.
- Bir açıdan bu resme bakınca siz de güçlü, havalı, şöhretli ve purolu bir erkeksiniz... - Puro yok bende...
- Puro hariç bu tanımlama size uyuyor aslında... - Ben, şuyum diye bir gösterme içinde değilim. Çok teşekkür ederim. Teveccühünüz... Ben yine yazan taraftayım.
- Peki neden yazarı anlatmaktan bu kadar imtina ediyorsunuz? Yazara da yazık değil mi? O da bizim gibi bir insan... - Yazar biraz gizemli kalsın...
Rahşan Gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|