Ortadoğu'nun dünyanın en güçlü gıda ithalatçısı olduğunu belirten SETBİR Başkanı Erdal Bahçıvan, "Önümüzdeki 15 yıl doğru tarım politikası oluşturulursa, 500 milyonluk pazarı biz besleriz" diyor.
Erdal Bahçıvan, kendi deyimiyle 'doğuştan tarımcı' bir işadamı. Bahçıvan Gıda'nın temelleri 1950'li yılların sonunda atılmış. Son 15 yıldır da markalı ürünlerle tarım sektöründe faaliyet gösteriyor. Geçen hafta ihracat rakamları açıklandığında, ekonomi servisinde günlük toplantı yapıyorduk. Açıkçası hepimiz şaşırdık. Tekstil sektörünün, otomotivin ya da son zamanlarda turizmin sesinin güçlü çıkmasına alışmıştık. Ama işte 20 milyar dolarlara yaklaşan tekstil ihracatı, sektörün sıkıntı yaşaması üzerine teklemeye başlamış, turizmin ilk üç aya ait rakamları hepimizin moralini bozmuştu. Oysa sessiz sedasız bir sektör, toplam ihracattan yüzde 15'lik pay almış ve Türkiye yaklaşık 9 milyar dolarlık tarım ihracatı yapmıştı. Üstelik sözünü ettiğimiz bu sektör henüz doğru dürüst yüksek teknolojiyle tanışmamış, verimlikten çok uzaktı. Hal böyle olunca, bu pazar Misafir Odası'na Süt,Et Üreticileri Birliği-SETBİR Başkanı Bahçıvan'ı konuk edip, sektörün Türkiye'nin umudu olup olamayacağını konuştuk...
* Tarımda sıkıntılarımız olsa da, sektör Türkiye'nin geleceği için bir umut mu? Dünyanın nereye gittiğine ve ihtiyaçlarının nerede yoğunlaştığına iyi bakmak lazım. Dünya nüfusu önümüzdeki 40-50 yıl bir artış trendinde gidecek. Buna karşılık karşılık dünyanın bu insanları doyuracak hammadde kaynakları kısıtlı. Türkiye coğrafi olarak yani pazarlara olan yakınlığı açısından ve de üretim iklimi açısından fevkalade şanslı bir noktada. Henüz kullanmadığımız kaynakları ve teknolojiyle birleştiremediğimiz imkanları da hesaba kattığınız zaman, tarımın ve dolayısıyla Türkiye'nin önünde muhteşem bir fırsat var. Bir kere kendi insanımızı daha yeterince doyuramadığımız için bir fırsat var. Bugün hangi ürüne bakarsanız bakın, Türkiye'deki tüketim çağdaş tüketimin çok altında. Düşünün dondurmayı biz yılda 1, ABD 28 kilo tüketiyor. Peyniri biz 6, Avrupa 28 kilo tüketiyor.
* Peki ya Türkiye'nin etrafındaki ülkeler? Tarım sektörü için onlar da büyük potansiyel olabilir mi? Tabii ki. Bugün baktığımız zaman komşumuz Ortadoğu dünyanın en güçlü gıda malları ithalatçısı. Ve hiçbir zaman da üretici olamayacak. Güney Afrika keza öyle. Rusya çok önemli bir pazar. Etrafımızda temiz bir 500 milyonluk bir nüfus var. 100 milyon da Türkiye'nin nüfusunu sayarsanız toplam 600 milyonu besleyecek etrafta en uygun topraklar bizde.
* Ortadoğu gıdasını Avrupa'dan mı ithal ediyor? Genelde Avrupa'dan ama Avustralya ve Yeni Zelanda'dan da geliyor. AB'nin 15-20 yıldır ihracat pazarlarında güçlü ve rekabet edebilir olmasının en önemli şansı sübvansiyonlardı. Ama Dünya Ticaret Örgütü uygulamaları yüksek sübvansiyon uygulamalarını ortadan kaldırıyor. AB'nin gelecekte, geçmişteki rekabet gücü olmayacak. Tabii sübvansiyonlar sıfırlanacak diye sevinirken, artık kendi tarımımızı koruma şansmız da kalmayacak. Çünkü dünya diyor ki ne gereğinden fazla dekteklenmeli, ne de korunmalı.
* O zaman Türkiye'nin tarım konusunda çok dikkatli adımlar atması gerekiyor... Türkiye şu anda doğru yatırımları yapmaya başlarsa, sübvansiyonların da kalkmasından dolayı çok güçlü bir tarım ihracatçısı ülkesi olabilir. Ama eğer bugünkü halimizle kalırsak kendimizi koruyamayız. Türkiye bu kez pazar olabilir. Bu yüzden hep cennet de olabilir, cehennem de diyorum. O kadar ortadayız ki. Eğer önümüzdeki 15 yılda doğru adımlar atarsak hayalini kurduğumuz büyük pazarı biz besleriz.
* Anlattıklarınızdan köylünün tarım yapmasıyla bu işin olmayacağı da ortada ama... Nedir sorun biliyor musunuz? Bugüne kadar Türkiye tarımı sermaye ve teknoloji ve bilimle birleştirememiş. Yani köylülükte kalmış iş. Köylünün sermayesi kıt. Teknolojiye hürmet etmiyor. Onun için de canlı hayvan satmak yerine sadece fındık satabilmişsiniz. Yani sistemi katma değere döndürememişsiniz. Neticede yaş-sebze meyve ihracatı yüzde 4 artıyor sadece. Kültürü değiştiremiyorsunuz. Dünya bodur elmaya, portakala gidiyor. Siz hala Finike'de 35 yıllık portakal ağacından portakal almaya çalışıyorsunuz. Yani hala vizyon oluşturamıyoruz. Ama işte boyutlar küçük olunca vizyon da mümkün değil. İşin büyümesi lazım. Tarım bir iş olmalı.