|
|
|
|
|
|
|
|
|
Laiklik bizde "din" gibi!
TÜSİAD'ın AB Tanıtım Komisyonu Başkanı Ümit Boyner: Başbakan'dan farklı bir liderlik bekliyordum. Laiklik Türkiye'de "din" gibi. Dini inancı olan erkekler türbansız diye üniversiteye gidebiliyor.
'Türban sorunu Suudi Arabistan'da çözülmez'
"Başbakan'dan farklı bir liderlik bekliyordum. Ne de olsa koalisyon hükümeti değil bu!.. Meclis'te tek başına iktidar olmuş bir parti var. Çok daha kararlı gidebileceğini düşünüyordum ama tabii bu cesaret ve vizyon istiyor!".
TÜSİAD Tanıtım Komisyonu Başkanı Ümit Boyner, AB müzakere sürecine ilişkin uyardı!.. Türkiye'nin sığ tartışmalar içine çekildiğini söyleyen Boyner: "Başörtüsü sorununu Arabistan'da çözemeyiz"
Ümit Boyner, TÜSİAD Yönetim Kurulu'nda bulunan üç kadın üyeden biri... Ayrıca Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde, Türkiye'nin Avrupa'ya tanıtılması görevini üstlenen TÜSİAD Yurtdışı Tanıtım Komisyonu'nun başkanı... TÜSİAD'ın patronlardan sağladığı bir buçuk milyon Euro'luk bütçeyle, Avrupa kamuoyuna Türkiye'nin gerçek yüzünü tanıtmaya çalışan Boyner, bugüne dek Financial Times'dan, Herald Tribune'e dek pek çok saygıdeğer yayın organında da Türk kadınının yüzü oldu.
Türkiye'nin AB'yle müzakere sürecinde ivme kaybettiği iddiası dile getiriliyor. Bunda haklılık payı var mı?
Türkiye'nin teknik açıdan çok doğru gittiğini söyleyebilirim. Biliyorsunuz birkaç hafta evvel müzakere heyeti ile bir toplantı yaptık. Burada, teknik sorunları çözme konusunda sıkıntımızın olmadığı; Türkiye'nin müktesebatın gereklerini 5-6 sene içinde yerine getirebileceği vurgulandı. Ancak belirttiğiniz eleştirilerde de haklılık payı var: Avrupa Birliği'ne girmeyi hedefleyen ülkenin vizyonunun olması lazım. Bugün, o vizyonun ortadan kalktığını düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye'de çok sığ tartışmaların yaşandığına ve bunların birçoğunu, maalesef hükümetin yarattığına inanıyorum.
Halbuki bekleyen ciddi reformlar var. Örneğin düşünce özgürlüğü...
İnsanlar, fikirlerini söylediği için yargılanmamalı. Ayıplanabilir, ona karşı demokratik tepkiler ortaya konulabilir, bunlar başka!.. Ancak bir insanın, düşüncelerini açıkladığı için ceza ile susturulmaya çalışılması yanlış. Bu yüzyılda bunun olmaması lazım. Tabii böyle bir tavır ortaya koymak cesaret istiyor ve hükümetin bu cesareti ortaya koyması gerekiyor. Koymadığı sürece bence saf kaybediyor.
Hükümeti pasif mi buluyorsunuz?
Evet... Açıkça, Başbakan'dan farklı bir liderlik bekliyordum. Ne de olsa koalisyon hükümeti değil bu. Meclis'te tek başına iktidar olmuş bir parti var. Çok daha kararlı gidebileceğini düşünüyordum. Tabii bu, cesaret ve vizyon istiyor.
Hükümet AB konusunda atalet içinde midir?
Korku da var. Bu bir maratondu. 3 Ekim'e kadar, Türkiye adrenalinle koştu. Eşiği atlayınca, tipik siyasi refleksle "Biraz soluklanalım, seçimler geliyor" denildi ve hükümet, orada perspektif kaybetmeye başladı...
BAŞÖRTÜSÜ ZOR BİR KONU!
Demirel, başörtüsü konusunda "Gücün var. Cesaretin varsa, çözersin!" diyerek meydan okudu!..
Sayın Demirel niçin bunları söyledi?.. Siyasi arenada da değil. Bir niyeti varsa, daha açık söyleyebilir. Türkiye, hep bu sığtartışmaların içine çekiliyor ve bu, beni rahatsız ediyor. Bu konular Türkiye'de çözümlenebilir, bunları Suudi Arabistan'da çözemeyiz. Bu noktada Başbakan'a katılıyorum.
Başörtüsü konusuna Avrupalılar'ın bakışı ne?
Başörtüsü, zor bir konu... Siyahı-beyazı yok; gri... Avrupalılar, "Türkiye'de başörtüsüne niçin karşısınız?" sorusunu sık sık yöneltiyor. Biz de 'laiklik' diyoruz. Laiklik, Türkiye'de neredeyse din gibi. Demokratik haklar açısından bakıldığında, insan görünüşüyle yargılanmamalı. Bir de, başörtülülerin üniversite eğitimi almasını engelleyerek kadın-erkek ayırımı yapıyoruz. Siyasi görüşü ve dini inancı aynı paralelde olan erkek çocuklar, üniversiteye gidebiliyor! Ancak, dini, ilkokul çocuklarına dek, yaşam şekli haline getirmeyi de tehlikeli buluyorum.
Başörtüsü konusunda nerede duruyorsunuz?
Bilmiyorum. Benim içimde de çözülmüş bir konu değil. Temel hak ve özgürlüklere inanıyorum. Ancak dinin bir yaşam şekli olarak empoze edilmesini tehlikeli buluyorum. Bana, 10-12 yaşındaki bir kız çocuğunun kendi seçimiyle başını örttüğünü anlatamazsınız!.. Ancak 18 yaşını geçmiş bir üniversitelinin de belki böyle bir seçiminin olabilmesi lazım. Doğrusu bunun çözümü çok kolay değil.
Modada, başörtüsünü bir yere koyabiliyor musunuz?
Koyamıyorum ama bu bir zevk meselesi. "Başörtüsü estetiktir, değildir" gibi bir tartışma da yanlış olur.
RADİKAL İSLAM OLMAZ!
Mobius'un, "Yabancı yatırımcıda radikal İslâm korkusu var" tespiti gerçekçi mi?
Türkiye'nin radikal İslâm'a kayacağına asla inanmıyorum... Çünkü Türkiye'de, bunun önüne geçecek ciddi bir mütedeyyin kitle vardır ve dindarlıkla 'radikal İslâm'ı karıştırmamak gerekmektedir.
Yabancı ortaklarınızda bu anlamda bir tereddüt gözlemlediniz mi?
Türkiye'yi nispeten tanıyanlarda böyle bir korku yok. Tabii bazen, "Hükümetin gizli bir ajandası var mı?" sorusu yöneltiliyor. Ancak bunun çok önemli olduğunu düşünmüyorum; varsa, vardır. Bunu hiçbir zaman bilemeyiz... Bu noktada, Türkiye'nin reflekslerini, sivil toplumun reflekslerini önemsemek lazım. Vurgulamak istiyorum: Deniyor ki, "Türkiye'nin ordusu var, Danıştay'ı var, şu var, bu var..." Bu tartışmaya girmek yanlış. Türkiye'yi, bence, bu tip akımlardan koruyacak en büyük güç, yine seçmenidir, sivil toplumudur, halkıdır. Radikal İslâm'dan, işte böyle bir gücümüz olmasaydı, o zaman korkabilirdim. İran'a bakın. İran'da, İslâm devrimi, halk sahip çıktığı için başarılı olmuştur. Türkiye için böyle bir tehlike söz konusu olamaz.
Bunca analizin ardından sormak istiyorum: Siyaseti düşünüyor musunuz?
Hayır. Kesinlikle düşünmüyorum.
İREM BARUTÇU
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|