|
|
Bu tip yarışmalardan star falan çıkmaz
Sardık başa, Popstar yarışmalarına... Yarışmacılar bir yana, gerçek yıldızlar jüri üyeleri galiba. Popstar bilirkişisi Armağan Çağlayan, Diva Bülent Ersoy ve Yıldız Tilbe üçlüsü bir yanda; sürekli didişen Ercan Saatçi-Deniz Seki ve Erol Köse diğer yanda... Tartışmalar, ağlamalar, eleştiriler ve jüriden starlık dersleri bitmiyor. Şarkılar söylenip, her hafta bir yarışmacı eleniyor. Eh yarışması gündemde olunca da popstarlık hatta starlık nedir, ne değildir diye insan düşünmeden edemiyor. Yani starlık doğuştan mı gelir, yoksa sonradan çalışılarak mı edinilir? Bu işin matematiği var mıdır? Yoksa her şey halkın sevgisine mi bağlıdır? Karşınızda haftanın konusu...
* AYŞE: Hıncalım, bir popstar'dır gidiyor. Herkes starlık dersleri veriyor. Benim aklıma popstar denince Madonna, Michael Jackson, Britney Spears, Türkiye'de de Tarkan geliyor. Sizce kimdir popstar? HINCAL: Pop nereden geliyor?
* Popüler olandan... Popüler nereden geliyor. People'dan geliyor. Yani halktan. O zaman popstar'ı kim seçer?
* Halk! İşte o kadar. Bunun da ölçüsü, falanı filanı yok. Halkın kimi, ne zaman seçeceğini kimse bilemez.
* O zaman 'pop'unu bırakıp starını sorayım. Star kavramının içinde Madonna da var, Frank Sinatra da var, Jennifer Lopez de var. Hepsi birbirinden farklı ama hepsi star. Madonna niye star? Sinatra niye star? Her konunun ayrı starı var, mukayese bile edilmez. Sharon Stone da star...
HALKIN SEMPATİSİNİ ÖLÇEMEZSİN'
* İşte ben de onu merak ediyorum. Bir sürü işinde başarılı ve ünlü insan var ama hepsi star değil! Demek ki starlık için sevilmek ya da başarı yeterli değil. Britney Spears çok mu iyi şarkıcı yani, değil! O zaman bu işin bir sırrı olmalı diye düşünüyorum. Halkın sempatisi bu. Bunu ölçemezsin biçemezsin. Onu ölçebilsen herkes star olurdu. Günümüzdeki imaj maker'larla PR'cılarla herkes star olabilirdi ama olamıyorsun.
* Sizinle geçen haftalarda yaptığımız söyleşide dediniz ki; Amerikalılar çeşme suyunu öyle bir paketlerler ki, milyonlarca satarlar. İsteseler beni bile star yaparlar demiştiniz. Demek ki Türkiye'de henüz olmasa bile, Amerika'da ürünü paketleyip bir star yaratma durumu var. Star satış unsuru. Filmin hasılatını artırıyor, derginin satışını artırıyor. Onun için Amerika star yaratmaya meraklı.Yani birinin halk tarafından popüler olacağını hissettiği anda onun üzerine yükleniyorlar. Bunun her zaman başarılı olduğunu göremiyoruz tabii. Mesela 'Charlie'nin Melekleri' döneminde, Farah Fawcett bir yılda üç yüz altmış beş kapağa çıktı. Bugün Farah Fawcett'i hatırlayan var mı? Ama Ingrid Bergman'ı hatırlıyoruz.
* Hah işte, ben de aradaki o farkı soruyorum. Yani gazetenin, senin, benim yarattığımız starlar o döneme ait, tam anlamıyla bir kalıcılıkları yok. Gelir geçerler. Frank Sinatra, Nancy için servet döktü. Plağını hazırladı, plak çıktı, Sinatra'nın talimatıyla tüm Amerikan mafyası plağı öğlene kadar topladı. 'Nancy'nin plağı yarım günde bitti' oldu, nerede bugün Nancy? Onun için yaratılmış starlıklar kalıcı değil.
* E peki bu popstar yarışmalarında jürinin devamlı, yok efendim star ince belli olur, star sahneye külotlu çorapsız çıkmaz, yok star saçını sağdan toplamaz falan demeleri n'oluyor? Böyle bir şey yok! Mesela burada Kadir İnanır gelir, senin oturduğun yere oturur, (Ertekin'de sokağa sırtımı dönerek oturuyorum) arkasını döner halka. Niye kardeşim, şöyle otursana! Kadir burada oturuyor herkes görsün... Hayır; starın halkla arasında mesafe olmalı. Gelirler imza isterler, hayır! Şener Şen gelir, benim yanıma oturur, (sokağa bakan tarafta) gelene geçene el sallar, resim çektirir, imza verir, öpüşür. Şimdi Şener Şen star değil, Kadir star diye bir şey var mı? İkisi de star. İkisinin de tavrı birbirine taban tabana zıt. O zaman diyebilir misin ki, starın halkla arasında mesafe olması lazım ya da kaynaşması lazım...
'KAÇ TANE DÜNYA GÜZELİ STAR VAR?'
* Diyemezsin tabii... En sağlam zannettiğin ölçütler bile, starlığın ölçütü değil. Starlık çok karmaşık bir mevhum. O yüzden kimsenin bilmesine imkan yok. Yetenek olması da gerekmez starda. Eleştirmenlere bak, hangi dal olursa olsun starları sevmezler. Burun kıvırırlar...
* Yani yetenek starlığın unsuru değil. Güzellik de değil. Yani bütün olarak bir model gibi güzel değiller. Çok güzeller de star olabilir ama dünya güzellerinden kaç star oldu bugüne kadar? Karizma lazım, zeka lazım.
* Şans? Tabii, star olacak insan Şemdinli'deyse nasıl çıkacak ortaya? Doğru yer, doğru zaman, doğru insan da çok önemli.
* Starlık yolunda skandalların yeri ve önemi nedir? Çeşitli tesadüflerle bunlar kamuoyunun önüne gelirler. Yarışma, skandal, boşanma, evlilik! O sadece halkın önüne gelmeleri için fırsat. Sende o büyü varsa star olursun. Olmak da, yetmek ve kalmak da marifet. Bütün bunlar bahane, özünde sende star büyüsü olmalı...
* Hülya Avşar star mı? Tabii. Tartışılmaz. Türkiye'de en star kim derseniz; Hülya Avşar... Hülya'ya star değil diyenin aklına şaşarım.
'AHMET SAN YANLIŞ BİLİYORMUŞ'
* Bazı popçular beş korumayla gezip, siyah camlı minibüslere biniyorlar. 'O programa çıkmam, şu yoldan geçmem' diyorlar ya. Bunu getiren Ahmet San'dır. Sekiz on sene önce Tarkan-Kenan-Burak Kut'un menajerliği almış ve Amerikan star sistemini öğretmişti. Bugün Ahmet San nerde?
* Onu bilemeyeceğim de, bir zamanlar bu konulara bayağı hakim olduğunu biliyorum. Demek ki yanlış biliyormuş. Öyle olsaydı bugün bütün sanatçılar onunla çalışmak için can atarlardı.
* Yarışmalara dönersek, ne diyeceksiniz? Bu yarışmalar üzerinde konuşulmaya değen şeyler değil. Star lafı cazip diye, yirmi bin tane genç, star olmak için başvuruyor. O isim tuzak bir isim. O yarışmalardan star çıkmayacağını herkes biliyor. Jüri, müri hikayeleri de eğlence. Millet eğleniyor ama ben eğlenmiyorum ve seyretmiyorum. Seyretmediğim için de konuşmaya değer bulmuyorum.
AYŞE&HINCAL
|