|
|
|
|
Herkes 'mucize' diyor ama ben bunu başardım
Arkadaşlarım, tümörü beyin gücümle yendiğimi duyunca inanmıyorlar. Ben tek vakayım ama bir başkası da bu yöntemle iyileşirse; o zaman literatüre girebilirim
Bugün tıp dünyasında; özellikle kanser tedavisinde cerrahi yöntem ön planda tutuluyor. Hastalara psikolojik destek verilmesi, maalesef ülkemizde henüz yok denecek kadar az! Almanya'da bulunduğum hastanede görmüştüm; tümör cerrahi merkezinin yanında büyük bir psikolojik destek merkezi de yer alıyor. Ve insanlar istedikleri desteği oradan rahatlıkla ve ücretsiz olarak elde edebiliyor. Hatta hasta yakınları da burada hastalara nasıl davranacaklarını öğrenme imkanı buluyorlar. Bir hasta ve doktor olarak, yaşadıklarım bana gösterdi ki; tıp bugün teknik anlamda ne kadar ilerlemiş olursa olsun, beynin gücünü ihmal etmemelidir. Herkes bilimin imkanlarını kullanır ve kendi gücüne inanırsa yenilemeyecek hiçbir hastalık yoktur.
* İnsanın kendi beyniyle konuşmasına gerek var mı, beyin zaten bunu bilmiyor mu? Hayır, bu şekilde beyne telkinde bulunuyor, yani komut veriyorsunuz. Hipnoz olursanız başkası beyninize telkinde bulunur, burada ben kendime iyileştirici telkinde bulundum.
* Doktorken hasta olmak avantaj mı dezavantaj mı? Benim için avantajdı, en basiti hastalığımdan korkmadım. Hastalığımın kötü ismine karşın hiç ama hiç korkmadım. Öfkelerimi yazarak döktüm. Her öfke nöbetimde kalem kağıdı elime aldım ve bütün öfkemi yazmaya başladım. Bu bir öfke boşaltma yöntemidir. Yaşam enerjimi yükseltmek için meditasyonumu sürdürdüm. Kanser bir yerde insanın kendi kendini yemesidir. Bir yerde vücudun kendi kendine intiharı söz konusudur. İçe atılan öfkeler de hastalığın gelişmesinde büyük rol oynar. Onun için öfkeleri kusmak gerekli.
* Meditasyonla birlikte hiç ilaç kullandınız mı? Hiçbir şey kullanmadım. Ne ilaç ne bitkisel destek, ne özel bir çay, ne de özel bir iksir, hiçbir şey ve bu beni hiç korkutmadı.
* Hiç reddettiğiniz tedavi yöntemi oldu mu? Ağustos ayında teşhisi konulan tümörümün kasım ayındaki kontrolünde olduğu yani yumruk büyüklüğünden badem büyüklüğüne indiği tespit edildiğinde; kontrol altında olduğum meslektaşım tarafından radyo frekans uygulaması teklif edildi. Radyo frekans; beş santim çapına kadar olan karaciğer tümörlerinde uygulanan bir yöntemdir. Ama ben bugüne kadar uyguladığım yönteme inanarak beklemek istediğimi söyledim. Almanya'daki doktorumla da temas kurduktan sonra, onların da kabulüyle bu kararı verdim. Meditasyonlarıma aynen devam ettim.
* Doktor arkadaşlarınızdan tepki gördünüz mü? Hiçbir ilaç kullanmadığımı, yalnızca beynimin gücünü devreye soktuğumu söylediğimde gülümseyerek bana bakıyorlardı.
* Gülümsemenin anlamı nedir? İnanmamak. Ancak burada şunu söylemek isterim ki ben bunu uyguladım; neticesini aldım ama 'bunu herkes uygulasın' diye yöntem olarak sunamam. Ben yalnızca kendi aldığım neticeyi biliyorum. Herkesin beynindeki kayıtlar farklıdır.
* Tıp hep somut veriler ister, sizi eleştirenler oldu mu? Veriler ortada bana inanıp inanmaları söz konusu olamaz. İnanmayıp ne yapacaklardı? 1 Eylül'de yapılan birinci tomografide büyüklük gözüküyor. Bir ayda arka arkaya yapılan dört ayrı tetkikle tümörün ne kadar büyük olduğu kesin olarak belirlenmişti. 8 Kasım'da ne oranda küçüldüğü de görülüyor. Literatürde buna dair hiçbir şey yok. Benim durumuma yalnızca 'mucize' diyorlardı. Ama tetkikler yapılmadan önce yakın çevremle konuştuğumda 'Eğer sen bunu yenersen literatüre geçersin' diyerek, bunu bana söylüyorlardı.
* Yaşadıklarınızla literatüre girmeniz mümkün mü? Şu anda hayır, bu çalışmayı bilinçli olarak yaptığım için tek vaka olarak görülüyorum. Ama bu yöntemi uygulayarak iyileşen başka insanlar ortaya çıktığında, o zaman rahatlıkla literatüre girmek mümkün olabilir.
* Bunu bir tedavi yöntemi olarak başka hiçbir şansı kalmamış hastalara öğretemez misiniz? İnsanlar bazı şeyleri yaşamadan başkasına öneremez. Siz önce bire bir yaşamalısınız. Ben ortopedi doktoruyum, bir kanser uzmanı değilim. O yetkiyi hekim olarak da göremem, insan olarak da kendimde göremem. Bu yöntemi bir tedavi yolu olarak insanlara sunmam bir umut tacirliği olur ki; bunu hiçbir zaman istemem. İnsanlar en başta beyinlerindeki negatif kayıtlardan kurtulmak isteyip, kendi içlerine dönük çalışmalarla yaşam istek ve arzularını artırırlarsa, kendi yöntemlerini kendileri de bulabilirler.
* Hastalığınıza dair her türlü üç aylık izlenim raporları var ancak biyopsi yok. Neden biyopsi yaptırıp karaciğerinizdeki tümörün kanser olduğunu netleştirmediniz? Tüm veriler zaten olayı resmen ortaya koymuştu. İstanbul'da biyopsi teklif edilmişti fakat ben hemotojen bir yayılmayı yani kanama yaparak oluşabilecek bir yayılmayı önlemek için kabul etmedim. Almanya'daki doktorumla görüşmemde de biyopsi yaptırmadığımın iyi olduğunu belirtti. Ve kendisi ameliyatımda yumruk büyüklüğümde olan tümörüm karşısında durmasına rağmen yayılma riskini göze almayarak en ufak bir parça dahi almadı.
* Sizce karaciğerinizdeki kitlenin kanser değil kendiliğinden geçme olasılığı bulunan bir yağlanma olması mümkün mü, doktorlarınız hiç bu olasılıktan bahsetti mi? Hiç kimse öyle bir olasılıktan bana bahsetmedi. Çünkü kan tahlilleri ve yapılan görüntüleme tetkikleri, olayın tümör olduğunu ortaya koyuyordu. Yağlanmanın bulguları görüntüleme tekniklerinde farklı gözükür. Zaten yedi ay süren hastalığım süresince, altı haftada bir hem kan tahlilleri hem de görüntüleme tetkikleri düzenli olarak yapıldı.
* Şimdi sağlıklı bir insan olarak hayatınıza döndünüz mü? Şubat ayında yapılan kontrollerden sonra, artık radyo frekans dahil hiçbir tedaviye ihtiyacımın kalmadığı, karaciğer fonksiyon testlerinin normale döndüğü anlaşıldı. Karnımdaki asit hemen hemen yok olarak eski pantolonlarımı rahatlıkla giymeye başladım. Ve hepsinden önemlisi; tekrar eski gücüme kavuştuğum için mesleğime geri dönerek hastalarıma eskisi kadar yoğun olmadan bakmaya başladım.
* Kanser en pahalı tedavi edilen hastalıklardan biridir, sanıyorum size çok ucuza geldi? Evet ama ben hastalığım ortaya çıktığında ne olacağımı daha önce bilemediğimden; ileride çıkacak tedavi masraflarını rahatlıkla karşılayabilmek için sahip olduğum evimi satmıştım. Böylece bir anlamda sağlığımı garanti altına aldım. Çünkü hayatta yaşam için en önemli şeyin sağlık olduğunun bilincindeydim. Almanya'daki ameliyat masrafım dışında, uyguladığım tekniğin bana ekstra bir maliyeti olmadı.
* Bu sırada okuduğunuz özel kitaplar var mı? Daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler, benim de faydalandığım Mevlana'nın Mesnevi'si, Ulysses (James Joyce), Evrenin Dili ve İyileştirme Kitabı gibi yayınları okuyup bilgilerini artırsınlar. Ne demişler önce bilgi sahibi olmak gerekir...
|
|
|
|
|
|
|
|
|