|
|
|
|
Şiir köşesi
SEVDANIN SONU Bir umut peşinden koştum senelerce Bir sevda için ağladım gecelerce Bir bakışı yetti girdi gönlüme Bir acı bıraktı sahte sevgisiyle Oysaki ben seni sevmiştim zalim Bir oyun uğruna mahvettin zalim Katran karası gözlerin beni zehirliyor Keskince bakışların yüreğime işliyor Sevdim seni sevmiştim güzelsin zalimsin Bekledim yıllar boyunca bekledim gelmedin Ah bu sevdanın sonu olmalı Seviyorsa insan mutlu olmalı Acı ve hüsran ve keder ve çile Kalp yarası gönül sancısı Göz yaşlarına karışmamalı Ağlıyorsa insan inci tanesi yaşları Mutluluktan huzurdan sevdasından Aşkından süzülmeli yanaklarından Ağlıyorsa insan doyasıya ağlamalı Gönlünce ama sevinçten ağlamalı. Özkan GÜNAL
ÇOCUKLUĞUM! İlk nefesi aldığım İlk ninniyi dinlediğim yer Ayancık Bulutlar kadar uzağımda şimdi. Annemin pişirdiği Tarhana çorbasının tadı damağımda hala Topaç çevirmeler, renkli misketler Çelik-çomak oyunları Kartopu savaşları yaptığım arkadaşlarım Kim bilir, nerede şimdi!.. Elmamı, kuru incirimi vermedim diye Beni oyunlara almayan İrfan Güreş tutup yenemediğim Orhan Maramoğlu Erol, deli Ramazan İlk sevgilim, Sınıfımızın en güzeli Gülten Çaylarında avladığım mercanlar, bıyıklılar Saraylar kurduğum kum taneleri Kalsedon çakıl taşları Dalgalarında ıslandığım ak köpükler Dekovil hattında kaydırdığım arabam Maçlarına koşarak gittiğim Recep abi Motor Necati Pembe kanepelerinde oturduğum Lokomotif sefaları Beni okula kadar bırakan Minnoş'um Nerede şimdi! Kanatları ıslak bıldırcın kuşları Yeşil başlı ördekler Canını yaktığım minik serçeler Fabrika köprüsünde Gelişini beklediğim babam Çayda yüzen kayın tomruğu Dörtbuçukta öten paydos borusu Yedi nüfus katık ettiğimiz fabrika ekmeği Her haneye ayrı maniler düzen Ramazan davulcusu, Musa dayı Gizlice çayelmalarını yediğimiz komşumuz Ev sahibimiz Tahsin amca Marangoz Ali dayı Menşure abla Elime kağıt şekerleri tutuşturan Dünyalar tatlısı Şefika teyze! Yaşadıklarım, ne tatlı bir hoşsada imiş Rahmetli babamın yoksulluğuna inat Ayancık kokulu çocukluğum Ne kadar da renkli geçmiş... Turan GÖKMENOĞLU
FAL Şarkılardan fal tuttum ikimize Bazen aşıktık Leyla Mecnun gibi Bazen ayrıldık Buluşmamak üzere Bazen hasrettik Çöldeki su gibi Papatyalardan fal tuttum Bazen sevdin Sevindim Sevmedin bazen Üzüldüm Kahve içtim Kapadım fincanı Fal baktırdım Yalan, gerçek demeden Umutlandım kimi zaman Çoğu zaman üzüldüm Yıllar geçti aradan Saymadım Sayamadım Umutlarım asılı kaldı Her bir yerde Tükendim umutlarda Ve tasalarda Bulamadım aradığımı Ne sende Ne başkasında Ben hala fal baktırıyorum Öğrendim Evlenmişsin Çocukların olmuş Büyümüş Ama ben düşlerdeyim O düşlerde Sen hala benimsin Benimlesin Yıllar akıp gitmiş Alnımın kırışıklıklarında Kahveler kurumuş Çevrilen fincanların dibinde Kuruyan kahveler mi Umutlar mı Bilmem Tükenen sevgiler mi Düşler mi Yaşamlar mı Bilmem Bildiğim tek şey var Sen yoksun Ve hiç olmadın Nur ER
Şiirlerinizi bekliyoruz Türkiye'nin gizli kalmış şairleri... Şiirlerinizi yollayın, yayımlayalım. Yüzbinlerce insan okusun... siir@sabah.com.tr
|
|
|
|
|
|
|
|
|