| |
|
|
Afife On Yaşında.. Alkışlar!..
Nefesimi kestim, bekliyorum zarfın açılmasını.. Ünal'a döndüm, kulağına fısıldadım.. "Kazanana sevinmeyeceğim, kaybedenlere üzüleceğim.." Komedi ve Müzikal dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülü açıklanacak. Üç harika performans var.. Dönme Dolap'ta Berna Laçin .. Tepetaklak'ta Nilgün Belgül .. Kantocu'da Aslı Aybars .. Üçü de unutulmaz.. Üçü de müthiş.. Ben jüri üyesi olsam, "Seçemem" deyip istifa etmiştim.. Zarftan Berna Laçin çıktı. Hem de nasıl hak etmişti.. Peki Nilgün ve Aslı kazanmamayı hak etmişler miydi?.. Ödüller böyledir işte.. Böyledir de, Haldun Dormen'e hep sormak istediğim bir soru var.. "Neden komedi ve müzikal" diye bir ikincil gurup oluşturdunuz?.. Müzikal ayrı, tamam.. "Yeterli müzikal yok, o zaman bütün ödüller bir oyuna gider.. Onun için komediyi yanına ekledik.." Şimdi Sevgili Haldun.. Adam Cimri'de dillere destan bir Mösyö Jourdain oynayasa "En iyi Erkek Oyuncu" olamayacak mı?.. Olur mu?.. Haa.. Vodvil gibi, sadece eğlenceye yönelik bir türü, müzikallerin yanına eklesen bir derece.. Ama elini tiyatrocu vicdanına koy.. Dönme Dolap ile Kaç Baba Kaç, ayni kaba konur mu?. Dönme Dolap, Afife Tiyatro Ödülleri'nin baş adaylarından biri olmalıydı, aslında.. Fransız Tiyatrosunun, yani dünya tiyatrosunun babasının adı Comedie Française iken, bu olur mu?..
Afife On Yaşında.. Bu ödül Haldun Dormen ile ona destek olan o zamanki adı Halk Sigorta'nın Genel Müdürü Erhan Dumanlı'nın kafasında doğdu ve sahneye kondu.. 10 yıl içinde de, Türkiye'nin en görkemli ödül gecesine dönüştü.. Yığınla festival bu çapta bir ödül gecesi düzenleyemediği için, bu ülkede Tiyatro, en azından Ödül Galası bazında Sinemanın çok önüne geçti.. Dormen'e alkış, yıllardır Ödülün arkasında gururla duran Yapı Kredi Sigorta'ya teşekkür..
Önce Mücap'ı, büyük Mücap Ofluoğlu'nu ayakta alkışladık.. Tiyatroya adanmış bir ömür.. 86 yaşında.. Cyrano'yu kaç kişi hatırlar bilmem.. Ama "Sinemada Öztürk'ün sesiydi.. 'Yeşeee'yi bulan, yaratan oydu" dersem, tüm Türkiye bilir.. Hey Koca Mücap.. Teşekkürler.. Sevgiler.. Saygılar.. Uyarca Yılın En İyi Oyunu seçildi. Geçen hafta gördüm.. Çok çarpıcı bir Dürrenmatt.. Yazacağım.. Hakkıydı.. Işığı, dekoru, rejisi, oyunu ile müthişti.. Hele nerdeyse başrole çıkan damlayan su sesiyle.. En İyi Yönetmen Ödülünü çok farklı iki oyun, İhtiras Tramvay'ı ve IV. Murat'ı yöneten Engin Uludağ'a gitti. İkisini de izlemedim, bilmiyorum, ama bu uygulamaya da karşı çıkıyorum. Ayni kişi iki oyunla, dört dekorla aday olmaz. İçlerinden biri, ötekilerden güzeldir, onunla aday olur.. Ben de en iyi dekorun, ya da en iyi rejinin nerde olduğunu bilirim. Görmemiştim, ama o kadar çok övgü duymuştum ki, En Başarılı Erkek Oyuncu ödülü Emre Kınay'a gidince şaşırmadım. En Başarılı Kadın Oyuncu ödülünde Zuhal ile Tilbe arasında nasıl ayrım yapabildiler ona şaştım işte. Ödül Zühal Olcay'a gitti. En Başarılı Yardımcı Erkek'te Selçuk Yöntem, o unutulmaz Gece Mevsimi ile zaten favoriydi. Yardımcı Kadın'da da gene ayni oyundan Demet Evgar.. (Yeşim Koçak niye aday değildi, o ayrı). İkisinin de seçimi kolay oldu sanırım.. Müzikal ve Komedi'de en başarılı Erkek Ali Poyrazoğlu oldu.. Siyasal içerikli sert konuşması bol alkış aldı, bu arada. Ayni dalda Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü Haluk Bilginer'e gitti. Gelip almadı bile.. Ben jüride olsam bu ödülü, Haluk'a değil, Kantocu'nun genç yıldızı Mert Turak'a verirdim. O ödül Haluk için bir şey ifade etmiyor. Oysa Mert için "Rüya" olurdu. Bazen bunları da düşünmek gerek. Yardımcı Kadın Ödülü Özgü Namal'ın oldu. Onu sahnede izlemediğim için ne üzüldüm, bilemezsiniz.. Dekor'da Barış Dinçel ile Ali Cem Köroğlu yarıştılar. Uyarca'nın da, Gece Mevsimi'nin de dekorları çok güzel çok etkileyiciydiler. Barış kazandı. Kostümde Afife, Bağdat Hatun ile Türkan Kafadar'ın oldu. Adayların hiç birini izlemedim. Bilmiyorum. Sahne müziği Ödülünü Kantocu ile Serpil Günseli aldı. Alacak başkası da yoktu.. Uyarca'nın ışıklarına hayran olmuştum. Ödülün başkasına gitmesi haksızlık olurdu. Yakup Çartık'ı alkışladım..
Korhan Abay Afife'nin gedikli sunucusu.. Gene iyiydi.. Ama ille de konuşma merakı "Çok iyi" olmasını engelliyor. Zarf açılmasını naklen yayın gibi anlatma niye, her defasında.. Tempo.. Tempo.. Tempo.. Ödülü verecek iki kişi, birinin elinde zarf, ötekinin elinde ödülle gelirler.. Artık daha fazla laf, daha fazla merasim gerekmez. Teşekkür konuşmalar uzadıkça uzadı, zaman zaman.. Bu disiplini ödül alanlara öğretmek gerek. Orası "Aman seyirci buldum, kamera buldum" diye mesaj verme yeri değil.. Açılışı yapan Emre Elivar nasıl bir sanatçıdır, Tanrım.. Son zamanlarda bu kadar güzel piyano dinlediğimi hatırlamıyorum.. Bach'la başladı, sanırsınız keman çalıyor.. Piyano vurgulu saz sonunda, ama melodi nasıl akıyor kulaklara kesiksiz.. Sonra bir Beethoven.. Olağanüstü.. Türkiye dünya çapında bir virtüöz kazanıyor.. Emre'yi konserinde doya doya dinlemek, bu sihirli parmakların müziğinde rüyalara dalmak gerek.. Harika.. Harika.. Harika.. Haldun Dormen'in sahneye çıkma şansı olmayan genç müzikalcilere her fırsatta destek olmasını alkışlıyorum.. Ama Türkiye'nin Oscar'ı sayılan bir gecede amatörleri bu kadar uzun sahnede tutmak olmuyor.. Tek bölüm yerine, kısa kısa üç bölümle tüm geceye yayılabilirlerdi.. Ödüllerin dağıtım sırasında da bir değişiklik yapılmalı.. Popüler ödüller sona yığılacağı yerde, en başa bir iki tane de konmalı ki, gece dinamik başlasın.. Yardımcı Oyuncu ödülleri ile açılabilir tören mesela.. Bir de ödülü ille de geçen yıl kazanana verdirmek yanlış.. İçlerinde hatırladığım üçü bu yıl da adaydı.. Şimdi adam zarfı açıp "Ben" diye mi okuyacak?.. Ödülü sağ eliyle, sol eline mi verecek?. Allahtan böyle bir şey olmadı, ama akıllara "Olmayacağı biliniyor muydu" sorusu geldi.. Ödülü Tiyatronun, zaman zaman anılması gereken bir anıtı verse, sunumu da genç umutlardan biri yapsa, çok daha anlamlı olmaz mı?. Gecenin bir ayıbı, bir utancı vardı.. Video wall.. Görüntülerin bu kadar öne çıktığı bir gecede sahneye konan büyük ekranlarda yazanı okumak, olanı görmek mümkün değildi. Kemal Uzun'un tüm filmleri boşa gitti. Bu feci teknolojinin bir denemesi yapılmadı mı önceden?. Ve de ayıpların ayıbı, bu yıl da basın koltuklarıydı.. "Utanır, rezil olurlar" diye sanki koltukların üzerine adları konmuştu, meslekdaşlarımın.. Yarıya yakını boştu. Gelmiyorsun, bari haber ver, başkasını davet etsinler.. O gece orada olmak isteyen yığınla genç gazeteci biliyorum.. Gelseler, görseler, tiyatro havasına girmeye başlasalar?.. Hayır.. Bu saygısız kaşarlar, gelmeyeceklerini bildirme zahmetine dahi katlanmıyorlar. Çürük dişten beter kokuyor boş koltukları.. Benim gazetemden, benim dostlarımdan olanlar da vardı aralarında.. Bu defalık geçiyorum.. Ama bir başka tiyatro gecesinde ayni ayıbı işlerlerse, teker teker teşhir edeceğim hepsini.. Gazeteci olmak küstahlık, saygısızlık, seni adam yerine koyup davet edenleri umursamazlık değildir. İsimlerini sayarak öğreteceğim onlara "İnsan olma" dersini, haberleri olsun!..
|