|
|
|
|
|
|
Diyalize bağlı ÖSS'ye girdi,sağlığını kazandı!
Onsekiz yıl boyunca böbrek hastası olan Didem Seymen, hayata karşı verdiği savaştan galip çıktı. 'Sevgilim' dediği diyaliz makinesine bağlı olarak yasaklarla yaşayan Seymen, umudunu hiç yitirmedi ve hayalleri gerçek oldu
Antalya Manavgat'ta meydana gelen kazada yaşamını yitiren 20 yaşındaki Alper K.'nın organları, tam dört kişiye hayat verdi. İşte o hayatlardan biri de; Mimar Sinan Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Didem Seymen'e ait... İki buçuk yaşından beri hayatının tümünü kaplayan kronik böbrek hastalığıyla başa çıkmaya çalışırken; yaşamdan bir dakika bile ayrı kalmak istemeyen bu gencecik kız, yaşam savaşını geçtiğimiz ay kazandı. Tam 18 yıl hastalığıyla savaştı, okul balosuna hastaneden çıkıp öyle gitti, okuldan eve gelir gelmez yine diyalize bağlı olarak hayatını sürdürdü. Üniversite sınavına ambulansla gitti ve kazandı. Finallerine gittikten hemen sonra, soluğu tekrar hastanedeki diyaliz makinesinde aldı. Üstün başarılar ve okul dereceleri derken sonunda geçen ay hayatının en güzel hediyesini aldı, organ nakli ile sağlığına kavuştu. İşte Didem'in kendi ağzından yaşam öyküsü:
* Henüz iki buçuk yaşındayken hasta olduğunuzu anlayabildiniz mi, size hastalık nasıl anlatıldı? Hiçbir şikâyetim ya da sorunum yoktu ancak doktor doktor gezinmeye başladık. İdrar rengimin koyu olmasından şüphelenilmiş. Her gün hastane turları sonunda Ankara Hacettepe'ye gittik. Sonra bu turlar o kadar devam etti ki; benim için hastaneye gitmek bir geziye ya da eğlenceye gitmek gibi oldu. Sadece kan alınırken ağlıyordum. Üç yıl böyle gitti. Altı yaşında böbrek biyopsisi yapıldı. O an acıyla tanıştım. Hastalığın acı veren bir şey olduğunu ve yasaklar getirdiğini o an anladım.
* Bir çocuk için yasaklara uymak kolay mı? Altı yaşındaydım, hayatımda çikolata ve muzdan vazgeçebileceğimi hayal bile edemiyordum. Ama artık yasaktı. Yasak listesi şeker, gofret, kızartma ve kakaolu ürünlerle uzayıp gidiyordu. Yıllarca hiç markete gidemedim, 'canım çeker' diye götürülmedim. Yasaklarla okul hayatım başladı. İki ayda bir hastanede kontrollerim yapılıyordu. Diyetler iki ayda bir değiştirildi. Bir ay hamur işleri, bir ay et ürünleri yasaklandı.
* Hastalığı tam olarak ne zaman üzerinizde hissettiniz? Bir sabah aniden yataktan kalktım, dokuz yaşındaydım ve her şeyi çok az duymaya başladım. Öğretmenin söylediklerini anlamadım. Atak geçirmişim. 'Alport sendromu' teşhisi kondu. Sinsi ilerleyen bir hastalık, böbreklerim yetmiyordu.
* Hastalığı çabuk kabul edebildiniz mi? Bu hastalıkla yaşamayı öğrenmeye alışmalıydım. Kütüphanelerde hastalığımı araştırmaya başladım. Hastalığımdan okul hayatımın etkilenmesine izin vermedim. Bana rekabet gücünü öğretti. İlkokul beşinci sınıfta Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlandım. Kolejde başarı bursu kazandım. Boğaziçi Koleji'ne devam ettim.
* Hastalık hiç hayattan geri kalmanızı sağladı mı? Kolejde sekizinci sınıf öğrencisiyken, 19 Mayıs etkinliklerine hazırlanıyordum. Çok yoruluyordum ama vazgeçmiyordum ve o sabah çok büyük bir kanamayla uyandım. Hastaneye girdim ve dört ay çıkamadım. Ameliyatlar, tetkikler, neler oluyor hiç anlamıyor ve müthiş acılar çekiyordum. Hep bir gün bitecek diye düşünürken, doktorlar bana artık makine ile yaşayacağımı anlattılar. Ağlamaya başladım. 15 yaşındaydım; dünyam başıma yıkıldı. Daha sonra İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü hocaları ve psikiyatristleri ile tanıştım.
* Diyaliz merkezine ilk gittiğinizde neler yaşadınız? Şok yaşadım. 18-20 yıldır diyaliz makinesine girenler vardı ama çocuk gibi görünüyorlardı. Korktum... O an diyaliz merkezine ne olursa olsun gitmeme kararı aldım. Beni diyalize bağlayan hortumları çıkarttım. Evde diyalizi önerdiler. Diyaliz merkezinde haftada üç gün n'er saat girmem yeterliyken, evde her gün 12 saat makineye bağlı kalmam gerekiyordu. Yine de bunu kabul ettim.
* Kaç yıl bu şekilde yaşadınız? Üç yıl her akşam okuldan gelir gelmez makineye bağlanıp, sabah 6'da çıkartıyordum. Sonra servise binip okula gidiyordum. Derslerimi diyaliz makinesine bağlıyken çalışıyordum. Üç yıl boyunca takdirle sınıfı geçtim. Arkadaşlarıma hiç hasta olduğumu yansıtmadım, hastalığımı evime hapsettim. Makineme 'sevgilim' adını taktım, eve gelen arkadaşlarım da bir süre sonra bana ve sevgilime alıştılar.
* Bu sırada organ nakli için listeye girmiş miydiniz? Girdim; 6 yıl boyunca organ nakli bekledim. Bir kez böbrek çıktı ancak uyum sağlanamadı, geri döndük, büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.
* Hep ev diyaliziyle mi idare ettiniz? Liseyi dereceyle okul ikincisi olarak bitirdim. Üniversiteye hazırlanıyordum ama makineye bağlı olduğum için dershaneye gidemedim. Sürekli internetten üniversite sınavlarına hazırlandım. Diyalizdeyken birden kalbim sıkıştı. Kalbim iki litre su toplamış. Kalp ameliyatına girdim. Altı gün yoğun bakımda kaldım. Diyalizle ilgili aldığım ilaçlar sağ gözümde körlük yaptı. Tek gözümle yaşamımı sürdürdüm. Kortizon tedavisiyle bir şekilde gözüm açıldı.
* Genç bir kız için hastane pek çok şeyin bir kenara atılması mı? Hayır benim için değildi. Hastaneden kaçtım. Okul balosuna hastanede hazırlandım. Tuvaletimi giydim, makyajımı yaptım ve baloya gittim. Geceyarısı saat 12'de yeniden hastaneye döndüm. Arabada üzerimi değiştirdim. Ortaokul balosuna da hastaneden gittiğim için artık tecrübeliydim.
* Üniversite sınavına nasıl gittiniz, zor olmadı mı? Ambulansla
* doktor gözetiminde sınava girdim. Sınavda fenalaştım, tansiyonum düşünce 55 dakika ara verdiler. Ancak bırakmak istemedim ve Mimar Sinan Sanat Tarihi Bölümü'nü kazandım.
* Üniversite ve diyaliz süreci kolay gitti mi? Vize ve final dönemlerimin diyaliz günlerimle çakışmaması için büyük çaba sarfettim. Sınavdan çıkıp diyalize giriyordum. Diyalizden çıktıktan sonra, en az dört saat dinlenmem gerekiyordu. Ama üniversite hayatımı sonuna kadar yaşamaya çalıştım. Her şeyimi diyalize göre ayarladım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|