Çocuk kalsın!
Tamam, çocuk; öyle olsun. Bayramın adı, "Çocuk" kalsın . Öyle masum olsun. Zedelenmesin. Çocuk çocuk gülümsesin. "Bir milletin yeniden doğuşu" nu, o çocuk halini, o cıvıl cıvıl, heyecanlı, şaşkın, biraz ne yapacağını bilemez gibi görünse dahi çocuk çocuk diklenişini, hiç boyun eğmeyecekmiş hissi verişini hatırlatsın. Tamam, çocuk; öyle olsun. Büyük eller bulaşmasın. Koltuklara yapışmış popolarını kaldırıp da laf olsun diye bir fotoğraflık yer de göstermesinler. Egemenseler egemen olsunlar, ne yapalım; ama buna "milli" yahut "kayıtsız şartsız milletindir" demesinler. Nutuk atmasınlar; yeter. Canınızı sıkmasınlar. İçinizi karartmasınlar. Kimi çocuğun öldürülmesini makul göstermesinler. Öldürsünler; tamam ama çocukları çok sever gibi yapmasınlar. Çocukları yaşken eğmeye, bükmeye, kırmaya, kalıplara sokmaya, tornadan çıkarmaya, tezgahlarda dokumaya, öğretim diye hizaya sokmaya, ezberletmeye, düşündürtmemeye, tartıştırmamaya, her an şiddetle beslerken bir de "okullarda şiddet" diye suçu tamamen üstlerine yıkmaya adanmış bir egemenlik türünü "çocuk bayramı" ile karıştırmasınlar. Tamam, çocuk; öyle olsun. Bayramın adı "Çocuk" kalsın. Adı Bayram olsun, Mustafa, Ayşe, Suphi, Kemal, Hicran, Çiğdem, adı Ali, Meltem, Zara, Cem, Uğur, Gonca, Yonca, Ela, Sevda, Fikri olsun. Bir sürü adı olsun. Hepsi çocuk olsun. "Bayram" hiç büyümesin. Hep "Çocuk" kalsın. Lacileriyle, üniformalarıyla, makamlarıyla, rütbeleriyle, bıyıklarıyla, tıraşlarıyla, beyanlarıyla, cüppeleriyle, sarıklarıyla, sopalarıyla, silahlarıyla, paralarıyla, naylon incelikleri ve odun kabalıklarıyla büyüklerin eline geçmesin. Tamam, çocuk öyle olsun. Bir çocuk gibi haşarı, özgürlük tutkunu, tutkulu, umutlu, elbet biraz narin, duygulu ve kırılgan kalsın. Bir çocuk gibi sevilsin de üstünü egemenlik adı altında tahakküm kabukları sarmasın. Kabuklar kanamasın. Adalet, eşitlik için o piti piti bile yetsin; karamela sepeti yetişsin. Adım alarak seçim yapılsın. Sırayla olsun; parayla değil. Ebe, olsun ama herkes olabilsin. Körebe de olsun ama hep kör kalmasın. Görsün. Aptal yerine konmasın; sadece çocuk olsun. Tamam, çocuk; öyle olsun. Çocuk gibi sahici rüya, hakiki hayal, yürekten umut, yürekli ütopyaya... Kocaman elleri, bağcıklı, mokasen, postallı yahut markalı ayakları, çoktan kaşarlarmış, nasırlaşmış, katılaşmış, yosunlanmış, paslanmış hissiyatı, çok bilmiş kafaları ile hiçbir egemen, hiçbir mütehakkim, hiçbir muktedir bulaşmasın. Hiçbir büyük yalan, hiçbir palavra, hiçbir sahtekarlık; içi boşaltılmış, kabak gibi oyulmuş, kapanın elinde kalmış ve bir sürü kalpsiz bilgiçlik ile akılsız, vicdansız duygusallık müsveddesinin dilinde paçavraya dönmüş, bağımsızlık, demokrasi, milli egemenlik, kardeşlik, barış, birlik, bütünlük, laiklik, sosyallik, hukuk, adalet, cumhuriyet, saygı, sevgi, dürüstlük, açıklık, mertlik, dayanışma, imtiyazsızlık, eşitlik... yani bunların her türlü sahtesi, imitasyonu, uyduruğu hiç, hiç bulaşmasın. Öyle "Çocuk çocuk" kalsın. Elleri değmesin, taciz etmesin, parmaklarının kiri, hinlikleri, cinlikleri, kinleri dokunmasın. Tamam çocuk, tamam... çocuk çocuk olsun. O tek çocuk gün, hiç olmazsa kayıtsız, şartsız öyle masum kalsın.
|