| |
AKP'nin 28 Şubat'ı...
AKP'yi iktidara getiren en önemli özellik neydi? Onun, mevcut antidemokratik rejime muhalefeti. En büyük başarısı ne idi? AB sürecini hızlandırarak rejimi demokratikleştirme çabası. AKP, üç yıl boyunca inanılmaz devrimler gerçekleştirdi, büyük bir dönemecin dönülmesini sağladı. Dünyalaşma yönündeki bu tavrı, kent desteğini, özellikle kentli kadınların desteğini artırdı. AKP iktidarı genel seçimlerle yerel seçimler arasında oyunu yüzde on yükseltti. Ekonomik düzelmenin yanında siyasal özgürleşme hareketi de AKP'yi başarılı kıldı. Ta ki Şemdinli olayına kadar.
Erbakan Hükümeti'nin, rejimin içyüzünü sergileyen Susurluk Olayı'nın üzerine evrensel hukuk ve çağdaş demokrasinin ilkelerini rehber alarak gitmek yerine, "faso fiso" diye değerlendirerek gücünü yitirmesini andırır bir süreç yaşıyoruz. AKP bir U dönüşü yaptı. Önce "sonuna kadar gidileceği" söylendi, ardından sanıkların savcıya teslim olmadan önce iki gün kaybolmalarıyla tersine süreç başladı. Siyasal iktidarın başlangıçtaki umut verici hali de pörsüdü. Demokratikleşmeyi hızlandırıp, uygulamaları derinleştirmek ve AB sürecini taze tutmak yerine iki öğe öne çıktı: Bunlardan biri yavaş yavaş hızlanmaya başlayan milliyetçi üslup, diğeri de sivilleşmek yerine askerileşmeye yol vermek. Bu sadece içerde değil, dışarda da yorumcuların dikkatini çekti. Newsweek, Türkiye'nin geriye doğru kaydığından hareket ederek, "çirkin bir milliyetçi ruh hali Ankara'ya egemen oldu" diye yazdı.
Terörün göz göre göre kışkırtılmasına karşı en etkili reçete demokratikleşmeyi hızlandırmak iken, AKP iktidarı AB sürecinin getirdiği özgürlükleri silip süpürmeye aday bir "Terörle Mücadele Yasası" hazırladı. Türk ve Kürt şahinlerinin tuzağına düştü. Asker istedi diye Van savcısını meslekten men etmek, gene o kesimin talimatları doğrultusunda bir terör yasa tasarısı hazırlamak, terörü yok etmekten ziyade özgürlükleri ortadan kaldıracak gibi. "Devlet adına kurşun atana" ceza getirmeyecek bir zihniyet ancak Kurtlar Vadisi'nde bir bölüm olabilir, hukuk devletinde asla söz konusu olamaz. Ama şimdi bu bile rahatlıkla gündeme gelebiliyor.
AKP iktidarı ne çift başlı yargıyla ne de Yüksek Askeri Şura gibi Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararlarının hukuksal denetime tabi olmasıyla ilgili. Adalet Bakanı, Van savcısının meslekten men edildiği toplantıya katılmadığı gibi, bu kurulun gizli olan görüşmelerinin çarşaf çarşaf yayınlanmasını da sorun etmedi. Kısacası dünün AKP'si bugün yok. Sanıyorum, yavaş yavaş yaklaşan genel seçimler ve onun öncesindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikbal arayışı, AKP iktidarının gönüllü olarak yeni bir "28 Şubat" sürecinin alevini yakmasına neden oldu. Şemdinli'nin sonuna kadar gitmek, suçluları ortaya çıkarmak, bunun peşine giden hukukçulara destek vermek, kışkırtılan teröre karşı özgürlükleri genişletmek gündemden düştü. Sanki Susurluk dönemini yeniden yaşamaktayız. O zaman da hükümet Susurluk üstüne gitmemiş, ardından da bu dosyayı tümden kapatan 28 Şubat gelmişti. Şimdi de, AKP'nin siyasi ikbal amacıyla başlattığı süreç, Şemdinli olaylarının kapatılmasına ve AKP'nin tüm reformcu kimliğini eriten yeni bir 28 Şubat sürecine yol açacak. Kısa vadeli kurnazlıklar, çıkar hesapları, dik ve ilkeli durmanın yararsız olduğunu düşünmek, nabza göre şerbet vermek, ikbal aranışı içinde olanlara akıllıca gözükebilir. Ama bunun çare olmadığı çok çabuk anlaşılır. Dişi sökülmüş, tavrı erimiş, dün statükoya alternatifken bugün siyasal ikbal için bunun tersini yapmış olanları hayat cezalandırır. Önce onu esir alıp uysallaştıranlar, vaat ettiklerini vermez. Ardından yığınlar desteğini çeker.
AKP değişimciliğini Çankaya hesaplarına feda etmekte kararlıysa, doğal ömrünü de çok yakında tamamlayacağını bilmeli. Gönüllü bir 28 Şubat, AKP'ye umduğunu buldurmaz, onu Erbakan'a döndürür... Yol henüz yakın. Öncelikle şu Şemdinli'nin üstüne gitmek ve terör yasa tasarısını yırtıp atmakla süreç tersine döndürülebilir. Bu yapılmazsa, bu sürecin önce demokrasiyi, sonra da AKP'yi yutacağını beraberce görürüz. Çünkü daha önce çok gördük.
|