Adamlardan çekmemizin sebebi başka kadınlar
İstanbul'da son zamanlarda herhalde herkes bilimum taksi olayından nasibini alıyordur. Sanırım, bunları denetleyen bir kurum falan yok ya da sözde var da bir işe yaramıyor. Bir kere, bilmem kaç model inanılmaz kötü modellere biniyorsunuz. Araba ilerledikçe amortisörlerden falan çıkan gürültü ve sarsıntıları içinizde hissediyorsunuz. Hadi o da yetmedi ya cam, ya kapı çalışmıyor ve arabanın içinde göz gözü görmüyor. Bilimum şarkılar içinde kendinizden geçerken şoförler deseniz bir elinde tesbih, diğer el camdan dışarıda ilerliyor. Tabii bütün bu eziyeti eğer rotanızı şoföre beğendirip taksiye binebilirseniz yaşıyorsunuz. Yani bütün bunları yaşamak için bile şanslı olmanız gerekiyor. Geçenlerde ben de arabamı bir müşteriye gönderdiğim için taksiye binmek zorunda kalıp yaşadım...
KARIM DA BÖYLEYDİ KAÇTI Efendim, Nişantaşı'ndan bindiğim taksiye gideceğim yeri söyledim, şoför bana dönüp "O yol şimdi çok tıkalı, bu yoldan gideceğim" deyince adamın bıçkın hali karşısında sessizce "Peki" demek zorunda kaldım. Zaten dışarıdaki yağmuru da göz önüne alınca kuzu kuzu oturdum. Derken şoför bana dönüp "Bu hava da niye etek giyiyorsun? Hadi giydin, biraz daha uzun bir şey giysene" demez mi! "La havle" deyip içimden sayıp, "Tamam kardeşim bir daha öyle yaparım" dedim. Ama adam benim terbiyem karşısında hızını alamayıp "İşte hem böyle giyinirsiniz hem de bir tacize falan uğrayınca car car konuşursunuz" diye devam etti... Artık son taşan sabır damlalarımı da toplayıp "Yahu sana ne benim kılığımdan kıyafetimden, sen yoluna baksana" dememle adam başladı söylenmeye. Söylenmek dediysek öyle sessizce falan değil, adeta böğürüyor. "İşte benim karı da böyleydi sonunda kaçtı gitti zaten! Siz bütün kadınlar böylesiniz, hep gözünüz dışarıda.." Böylece adamın karın ağrısını anladık tabii. "Kardeşim senin karın kaçtı diye hırsını bütün kadınlardan mı çıkaracaksın? Ayrıca ben müşteriyim biraz saygılı olsana" dememle zank diye arabayı durdurup "İn aşağı" demez mi! Şimdi kavga etsen, plakasını alsan ne olacak? Yüzlerce kere bu hikaye yaşanmış ve bir sonuç alabilen görülmemiştir. O yüzden kuzu kuzu indim aşağıya. Bir taraftan yağmurda araba bekliyorum, bir taraftan yol ortasında sinirden ağlıyorum... "İşte hep aynı hikaye" dedim. Hepimizin iş ya da özel hayatlarında bu adamlardan çekmemizin gerçek sebebi aslında hep başka kadınlar. Çünkü adamlar geçmişlerinde ya analarından ya sevgililerinden ya da karılarından mutlaka bir acı yaşıyorlar ve maalesef diğer kadınlara karşı hep güvensiz oluyorlar. Her seferinde de "Nasıl olsa bu benim canımı acıtacak, bari o benim canımı acıtmadan ben onunkini acıtayım" diyorlar. Bu erkeklerin ya küçükken annesi babasını terk etmiş ya annesinin üzerlerinde aşırı bir baskısı olmuş...Yani ya anne kompleksleri var ya da daha sonra yaşadıkları ilişkilerinde aldatılmışlar. Yahut da zayıflıklarıyla dalga geçilip egoları ezilmiş. Zaten erkeklerle yaşadığınız bütün ilişkileri gözden geçirirseniz, problemlerin çoğunun anlam komplekslerinden kaynaklandığını göreceksiniz. Mutlu ortamlarda büyümüş, kendiyle barışık, kendine güveni olan problemsiz adamlardan yana genelde hiçbir problem yaşamazsınız. Tabii ki ilişkinin kendi içinde sorunları olabilir ama ben daha büyük iletişim sorunlarından bahsediyorum. Şimdi bunu okuyan erkekler "Kardeşim siz sanki sütten çıkmış ak kaşıksınız da bütün problemler bizden kaynaklanıyor" diyebilir. Ben de onlara "Çok haklısınız biz kadınlar da az değiliz, bir çoğumuz adamların hayatını bazen cehenneme çevirebiliyoruz" diyeceğim. Şimdi benim bütün söylemlerime psikolog olmadığım, yani bilir kişi olmadığım için Hülya Avşar ablamız kızabilir ama onun affına sığınarak nacizane fikirlerimi yazdım işte. Bir kusur ettiysem affola sayın ablam...
|