|
|
|
|
|
|
Asıl inançsızın iyiliği değerli
Adalet cinayet işleyerek sağlanır mı? İnsan kendisi için en doğru olanı her zaman bilir mi? Ahmet Ümit'in yeni romanı "Kavim" bu soruların cevabını ararken son yılların Türkiyesi'ni de gözler önüne seriyor.
Türkiye'nin nadir polisiye yazarlarından Ahmet Ümit'le son kitabı "Kavim" dolayısıyla iyilik, kötülük ve inanç üzerine konuştuk.
- Kitabınız 10 Emir'den biri olan 'Öldürmeyeceksin'le başlıyor. İnananların sayısı inanmayanlardan fazla. Ama ne bu ne de polis kötülüğü engelleyemiyor. Sizce kötülük nasıl engellenir? - Bence kötülüğü engellemek mümkün değil, insanın tabiatında hem iyilik hem kötülük var. İnsanı salt iyi olarak görmek yanlış. Daha da fenası örgütlü kötülük. Adam aç, başka birinin ekmeğini almak için onu öldürüyor. Bu kötülük. Ama bir de ABD'nin Irak'a yaptığı var. Oradaki petrole ihtiyacı var yahut politik stratejisi gerektiriyor, insanları toplu halde yok etmeye başlıyor. Belki içimizdeki temel güdü olan yıkıcılık başka bir yere yönlendirilebilir. Etik olarak güce bakış çok önemli. Güçle mi yaşayacağız, adil olanla mı yaşayacağız? Adalet ve hukuk da tam örtüşmüyor ama bulabildiğimiz en iyi şey hukuk. Ama bir yandan yasaların yanlış saydığı fiiller de değişiyor. Kenan Evren'i bugün alkışlarız ama yirmi yıl sonra muhtemelen yargılayacağız çünkü silah zoruyla anayasayı değiştirdi.
- Siz 10 Emir'i benimsiyor musunuz? - Hayır, benimsemiyorum. Üç dinin kitabına bakarsak Tevrat yahut Musevilik insanın kötü olduğunu varsayar. Bunu önlemek için ilahi yasalar getirir. Tevrat'ın tanrısı acımasızdır, İsa'nın tanrısı daha sevgi dolu. Ama buradaki sevgi de matrak bir şey tabii. Orada da bazen kılıçla öğretmek gerekir anlamına gelecek sözler var. Ama bence kötülük cezayla, yasakla engellenemez. Nietszche'nin çok önemli bir sözü var, 'Ceza insanı eğitmez evcilleştirir'. Evcilleşmek kötülüğü bastırmak anlamına gelir ki bu en korkuncu bence. Ekonomik olarak insanın temel yaşam koşullarının sağlanması, insanın kendisini ruhen, bedenen gerçekleştirmesinin koşullarının yaratılması kötülüğü azaltacak şeylerden biridir. Böyle bir toplum kurulabilir mi, bilmiyorum.
- Ortadoğu Hıristiyanlığıyla Batı Hıristiyanlığı arasındaki fark nedir? - Ortadoğu Hıristiyanları Ermeniler ve Süryaniler. Süryaniler Ortodokstur ama Yunan Ortodokslarından farklıdırlar. Ermeniler ise genel olarak Gregoryen mezhebinden gelirler. Süryaniler ilk Hıristiyanlar, İsa'nın dili olan Aramiceyi kullanıyorlar. Merkezden uzaklar ve Roma İmparatorluğu'na karşı direniş içerisindeler. Daha sonra Roma'nın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte dışlanıyorlar ve Katolik düşünce ortaya çıkıyor.
- Dünyada olanlar dinler çatışması ile açıklanabilir mi? - Kesinlikle hayır. Bunun altında sosyoekonomik sebepler ve emperyal çıkarlar yatıyor. Beyaz Saray'daki Evangelistler Yahudilikle uzlaşabiliyorlar. Bütün ortakları Musevi. İsa'yı çarmıha gerdiren de Yahudiler.
- Ortadoğulu Hıristiyanların diğer Hıristiyanlarla çatışması Müslümanlarla çatışmalarından daha mı güçlü? - Müslümanlarla bu anlamda bir çelişkileri yok.
- Sizce en büyük günah ne? - Öldürmemek gerektiğine inanıyorum ama bazen öldürecek noktaya gelinebilir.
- Örneğin insan çocuğunun canını kurtarmak için öldürebilir. - Bu belki de doğanın bize verdiği bir haktır. Vallahi en büyük günah belki de kendi çıkarımız için başkalarının hayatını söndürmektir. Evin varken bir evin daha olsun diye çalmak çırpmak.
- Oburluk yani? - Evet, tabii yine 7 günaha geliyoruz. Günah anlamında bu tanımlamalar doğru ama pek çok şey de yanlış çünkü tanrıtanımazların dünyaya verdiği zarar tanrı tanıyanlara göre çok az kalır. İnananlar da günah işliyor çünkü bu dünya her şeye rağmen soyut bir cennetten çekici. Ama inanmayıp da dürüst ve doğru kalan bir insan, inanıp da doğru ve dürüst kalan bir insandan daha değerlidir çünkü onun ödülü yoktur. Ötekine cennet vaat edilmektedir. Bir şeyin korkusu olmadan, bir şey beklemeden iyi olmak asıl mesele.
Ayşe DÜZKAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|