|
|
|
|
|
|
'Gen'de orijinal hiçbir şey yok!
21 yaşında gencecik bir yönetmen olan Togan Gökbakar, Türk Sineması'nın en iyi korku filmini çektiğini iddia etti. Filmin adı 'Gen'. Başrollerde Doğa Rutkay, Yurdaer Okur ve Şahan Gökbakar var. Ha, tabii bir de Doğa Rutkay'ın tecavüz sahnesiyle, seyirci yabancı film zannediyor diye değiştirilen afişi... Film şehir dışında bir akıl hastanesinde geçiyor. Her gece bir cinayet işleniyor. Siz 'Gen'e gittiniz mi bilmiyoruz ama biz gittik ve işte konuşuyoruz.
* AYŞE: Belki size saçma gelecek ama 'Gen'i ne beğendim, ne beğenmedim diyebilirim. Bir yanda gencecik yönetmenin ilk filmi var, diğer yanda bir korku film hayranı olarak ağzımda ekşi bir tat... HINCAL: Bir defa filmin içi boş, yani hikaye doldurmuyor. Hikaye çok küçük, on dakikalık bir hikaye. Ben belgesel seyretmiyorum, kısa metraj da seyretmiyorum, 90 dakika bir şeyleri seyrediyorum ama o bir şeyler yeterli değil.
* Aslında bu bir gerilim filmi. N'olursa olsun! Gerilim filminde aşk olmaz mı? Hangi gerilim filminde aşk yok?
* 'Testere'de de aşk yoktu... Ama 'Testere'de muhteşem yan konular vardı, bunda yok. 'Hadi bitse de gitsem' diyorsun. Filmin 10. dakikasında olayı çözüyorsun, 15. dakikasında da katili tespit ediyorsun.
* İşte o işi ben yapamadım. Filmi bitmesine yarım saat kala çözdüm diyebilirim. Çünkü filmde orijinal hiçbir şey yok. Filmin temel esprisini, iki sene evvel Haluk Bilginer Oyun Atölye'sindeki tiyatroda ortaya koydu. Aynı şeyi burada birebir işlemişler. Bazı tipler, bazı sahneler birebir dünya sinemasından alınmış.
'TESTERE'DEN AYNEN NAKİL'
* Mesela? Şahan Gökbakar'ın oynadığı lüzumsuz tip; Hannibal Lecter. Adamları öldürdükleri köhne banyo odası, 'Testere'den aynen nakil. Yani filmin hiçbir sahnesi orijinal değil. Yirmi bir yaşındaki yönetmen işe bu kadar şeyi yürüterek başlıyorsa, benim için alkışlanacak bir şey değil.
* Yürütme mi, yoksa yönetmen çok korku filmi seyretmiş ve esinlenmiş olabilir mi? Çünkü cidden filmden korku filmlerinin ABC'si var, tüm bildiklerini dökmüş Togan Gökbakar. Loş odalar, ağır yaklaşan kamera, telefonlar kesik, şehir dışında akıl hastanesi, yağmurluk giyen katil vs. Ben onları demiyorum, korku film klişeleri başka. Burada konu yürütme! Sahneler yürüme, çekimler yürütme ve ortada anlattığı bir şey yok.
* Gündeme oturan Doğa Rutkay'ın tecavüz sahnesi de var tabii... Sinema tarihinin çekilmiş en kötü tecavüz sahnesi. Utanmadan o sahneye dayanarak filmin reklamını yapmaya kalktılar. Böyle ilkel, böyle iptidai, garip, anlamsız... O sahnenin konu olarak da görüntü olarak da bir anlamı yok. Ben o sahneyi bir ilkokul çocuğuna seyrettiririm.
* Sahnenin anlamı, yıllar önce kızın annesine yapılan şeyin şimdi kızın başına gelmesi değil miydi? Yani çok zorlarsan, öyle bir şey çıkar.
'NERDE '27 NUMARA'DAKİ DOĞA'
* Bir de ben afişlerde Şahan'ın adını görüp de filmde pek Şahan'ı göremeyince şaşırdım. Tamam tecrit hastası da; bu tip ufak roller afişe başrol oyuncusu gibi yazılmamalı sanki. Belki de reklam amaçlıdır. Tecavüz sahnesi nasıl bir sahtekarlıksa, Şahan'ın adının orada olması da öyle bir sahtekarlık. O sahnede ben de olabilirdim, Şahan orada belli değil. Birisi bana kanıtlasın o adamın Şahan olduğunu.
* Şahan'ın olduğu belli canım... Saçları, duruşu... Hayır ben inanmıyorum, herhangi bir iri yarı adam olabilir. Gelsin bana kanıtlasın onun Şahan olduğunu. Bu film baştan sona kadar seyirciyi kandırma üzerine.
* Ya Doğa'yı nasıl buldunuz? Gördüğüm en kötü Doğa! Nerede '27 Numara'da sahnedeki Doğa, nerede bu. Bu kadar istemeden oynamış.
* İstemeden oynadığını hiç sanmıyorum, röportajlarında ilk sinema filmi diye ne kadar heyecanlandığını, hatta tüm seanslara bilet aldığını okudum. Gitsinler '27 Numara'daki Doğa'ya baksınlar. Oradaki Doğa'yla alakası yok!
AYŞE&HINCAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|