Muhabbet ve cesaret...
Denizde fiyatları milyon dolarla ifade edilen yatlar... Kıyıda, kılıç balığı mevsimini kaçırmamak için ağ ören balıkçılar... Hemen arkasında ürettiği sebze, meyveyi pazara getirmiş köylüler... Fethiye; gelir durumuna, kim olduğuna bakılmadan, iç içe saygılı yaşamın sürdüğü cennet mekan... Karşılaştığınız herkesin ilk cümlesi de yaşamları gibi ortak: "Aç kalmaya da hazırız, aman buralarda terör olmasın. Zaten bittik, tam biteriz..." Korkunun bu denli yüksek olmasının nedeni, son günlerde büyük kentlere sıçrayan terörün buralara da gelmesi...
Güvenliğin mimarı DYP de halktaki bu kaygıyı iyi okumuş. Yılların kurt politikacısı, Muğla İl Başkanı Latif Sakıcı, Genel Başkan Mehmet Ağar'ı mitinge razı etmiş. Hava sıcaklığının 30 dereceye çıktığı miting meydanı dolu. Adı "güvenlikle " bütünleşmiş Mehmet Ağar'ın terör olaylarının önüne geçmek için nasıl bir formül sunacağını herkes merak ediyor. Ağar kürsüye çıktığında önceliği, klasik tabanına veriyor. Çiftçinin, köylünün bittiğini söylüyor. Bu sözlere karşılık küçük bir hareketlenme oluyor. DYP lideri, bu girişten sonra sözü terör olaylarına getirdiğinde dikkat ediyoruz, meydanda çık çıkmıyor. Söze, "Evler, okullar bile güvensiz hale geldi" diye başlıyor. Ardından, Başbakan Tayip Erdoğan'a vurmaya başlıyor: "Türk tarihinin en korkak, en çekingen bu Başbakanını Türkiye'nin daha fazla taşımaya gücü yoktur... " Meydan dikkatle dinlese de bu sözlere fazla ilgi göstermiyor. Sanki Ağar'dan terörü önlemenin gizli şifrelerini hemen açıklamasını bekler tavır sergiliyor. Ağar ise bu beklentiye önce hafızaları açarak yanıt vermeye başlıyor: "Diyarbakır'a giderken, birilerinin ağzıyla 'demokratik cumhuriyet' dedi. Terör örgütünün en güçlü olduğu dönemde biz dağda gezip kurşunun üzerine giderken, siz deniz kenarında bunlara şirin görünmek için sözler veriyordunuz..."
Muhabbet-Cesaret Konuşma süresinin ortalarında terörün kendi dönemlerinde nasıl sona erdirildiğinin formülünü açıklıyor: "Ben bu Başbakan ve hükümete öğreteyim" diye söze başlayıp devam ediyor: "Terörle mücadelenin iki ana unsuru vardır, biri muhabbet, diğeri cesaret. Biz kurşunun üzerine giderken, bayrak yere düşmesin derken, üzerimize kurşun atana da muhabbetle yanaştık." Ardından hükümete yükleniyor. Erdoğan'ın Danışmanı Cüneyt Zapsu'nun ABD'deki bir toplantıda "Alın Başbakanı kullanın" sözlerini anımsatıyor. "Bu anlayışı ret ediyoruz" deyip devam ediyor: "İlk yapılacak seçimde AKP'nin ne kadar oy alacağının ölçüsü Başbakan'ın cesaretinin ölçüsü kadar olacak. Yüreğinin cesareti ne kadarsa o kadar oy alacak ..." Sözü kendi dönemine getiriyor. "Fethiye'den çıkan bir genç kız, dönemimizde herhangi bir güvenlik sorunuyla karşılaşmadan Digor'a kadar gider, kimse yan gözle bakmadan geri gelirdi..." Ardından son sözü geliyor: "Mehmet Ağar buradadır, bu dönemler DYP iktidarıyla yine gelecektir."
Acı haber Öğle yemeği için mimarisiyle etkileyen Ece Saray Oteli'ne geldiğimizde Elazığ'daki mayın patlaması sonucu bir komutan ve erin ölüm haberi ulaşıyor. Ağar , "Yarbayı tanırdım" diyor, miting meydanından aldığı keyif bir anda sıfırlanıyor. Terörün önlenmesi için gerekli Mücadele Yasası'nın hala çıkmadığı hatırlatıldığında sesi sertleşiyor: "Ne yasası, yasadan önce irade lazım, irade. Bir de masaya oturacakmış. Masaya oturunca bir şeyler alınır verilir, çiçek seyredilmez..." Turizmde yüzde 38 düşüşün yaşandığı Fethiye'den kaygılı yüzlerin bakışları arasında ayrılıyoruz.
|