Arkadaşım bilgisayarını satan bir bilge
En meşhur parfümlerin şişe tasarımlarını yapan tasarımcı dostum bilgisayarını atarak hayatını değiştirdi. Artık evindeki masaj seanslarıyla insanlara mutluluk dağıtıyor.
Biliyorum, ortalık "Ferrari'sini satan bilge" sendromundan geçilmiyor ama ben açıkçası bunu Agnes'ten asla beklemezdim. Agnes kim mi? 40'larında, şık, seksi, başarılı, iki çocuk annesi, kültürlü bir Parizyen. İşi grafik tasarımcılık. Ama öyle sadece logo çizen grafikerlerden değil. Markaların kurum kimliğine karar veren, en meşhur parfümlerin şişesinden tanıtımına dek bütün atmosferini belirleyen bir tasarımcı. Bir grafikerin hem prestij, hem yaratıcılık, hem de maddi olarak gelebileceği en iyi pozisyonlardan birisine sahip. İşte bu arkadaşım geçen hafta beni arıyor ve esrarengiz bir şekilde "Sedef, bana üç saat ayırabileceğin bir günü seç" diyor. "Olay günü" Agnes'in bahçeli evinin kapısını çalıyorum. Kapıyı eşofmanlarla açıyor, Çin çaylarından şahane bir karışım ikram ediyor ve anlatmaya başlıyor: "Hayatımda çok büyük bir değişiklik yapmak üzereyim." Aklıma önce kocasını terk edeceği geliyor. Adamı çok sevdiğim için "Eğer aşık oldum diyeceksen anlarım ama bu işe karışmamı isteme" diyorum. Bir kahkaha patlatıyor. Mahzene iniyoruz. Hi-tech bilgisayarlarının ve devasa baskı makinelerinin değersiz ıvır zıvırın yanına atılmış olduğunu görüyorum. Ağzım açık bir şekilde yerde yatan servete bakarken anlatıyor: "Hep 'olmak' değil, 'görünmek' üzerine kurulu bir işim vardı. Lüks ürüne stil tasarlamak zaten yapay olmaya yarayan bir ürüne bir yapaylık daha katmak demek." Doğru bir teori de, konumuzla ilgisi? "Ben artık içimizle uğraşmak istiyorum." Beni eskiden bürosu olan odaya götürüyor. Yarı karanlıkta önce bir yatak seçiyorum. Burnuma şahane kokular geliyor. Muhteşem esanslar, şırıl şırıl su sesleri, ısı veren tuhaf lambalar, tütsüler ve mumlara bakakalıyorum. "Soyun" diyor Agnes. Neee? Meğer bizim sevgili Agnes'imiz, hepimizden gizli tam iki yıldır masaj dersleri alıyormuş. Peki ama neden masaj da başka bir şey değil? "Yıllardır insanlara asla ulaşamayacakları görüntüleri sattım, bilmem ne markası alınca mankenlere benzeyeceklerine inandırdım. Artık günah çıkartmak, onları dokunarak mutlu etmek istiyorum. Üstelik de sadece sağlıklı insanlara değil, hasta vücutlara da masaj yapmak istiyorum . Geçenlerde 80 yaşında bir kadın geldi, çıkarken ağlıyordu. 45 yıldır bedenine ilk kez benim dokunduğumu söyledi. Bundan büyük bir mutluluk olabilir mi?"
ÇİÇEĞE İLİŞTİRDİĞİM NOT Tahmin edebileceğiniz gibi Agnes bana harika bir masaj seansı hediye etti. Ertesi gün teşekkür etmek için yolladığım çiçeklere iliştirdiğim karta şunları yazdım: "Masörlüğün böyle bir felsefeyle yapılabileceğini hiç düşünmemiştim. Hele senin gibi birisinin bu işi yapabileceğini hiç ama hiç düşünmemiştim. Yıllarca görünenle uğraştıktan sonra, artık görünmeyeni arayacağın yeni mesleğinde başarılar dilerim..."
Sedef Ecer
|