Sezer'in iptal kararı...
Kabinedeki her bakanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le ilgili bir atama kararnamesi hikayesi var. Hemen hepsi de benzer cümleyle söze başlıyor: "Cumhurbaşkanı ile aram iyiydi, bir atama kararnamesini geri gönderdi, ondan sonra da konuşamaz olduk..." Son cümleleri de aynı bitiyor: "Atamaları tek cümle ile geri çeviriyor; 'uygun görülmemiştir'... Bir de neden uygun görmediğini izah etse..." Özetle, bir ikisi dışında bakanların çoğunluğu Sezer'e tepkili. Buna rağmen, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dün önerdiği gibi "Cumhurbaşkanı'nı bazı atamalarda bypass edecek" bir kanuni düzenlemeye gitmeye de niyetli değiller. Bir yıl daha dayanmaya razılar.
Sezer belgesi Hükümette ve AK Parti yönetimindeki bu yaklaşımın yanı sıra, Sezer'in Anayasa Mahkemesi üyeliği dönemindeki bir iptal kararı metni de elden ele dolaşıyor. Anayasa Mahkemesi karar metninden anlaşıldığına göre, Süleyman Demirel hükümeti, 25 Haziran 1992'de Adalet Bakanlığı'yla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi'ne götürüyor. Yüksek Mahkeme, Özal'ın başvurusunu incelip kararını veriyor. O tarihte Anayasa Mahkemesi üyesi olan Ahmet Necdet Sezer de iptale karşı oy kullanıyor. Sezer, karşı oy gerekçesinde şöyle diyor: "Bugünün parlamenter sisteminde yürütme sorumluluğu hükümettedir. Bunun sonucu olarak da günümüzde Devlet Başkanı'nın bir kararının Başbakan ve ilgili Bakan tarafından imzalanmasından çok, aslında Başbakan ve ilgili Bakanlarca alınan bir kararın Devlet Başkanı'nca imzalanarak biçimsel olarak tamamlanması söz konusudur. Bu nedenle de sorumluluğu hükümetin taşıdığı kararnameler hakkında Cumhurbaşkanı'nın uyarı ve tavsiyede bulunmaktan öte direnmesi sistemin özelliğine ters düşer."
Cumhurbaşkanı'nın rolü Sezer'in, karşı oy yazısı bununla kalmıyor. Sistemin, "özde parlamenter demokrasi olduğunu ve sorumluluğun da hükümette bulunduğunu" vurguluyor. Sezer, paragrafı şöyle bağlıyor: "Anayasa ve yasalara aykırı olmadıkça Cumhurbaşkanı'nın Bakanlar Kurulu işlemlerini siyasal yerindelik yönünden denetleyip imzalamak zorunda olduğu açıktır. Esasen öğretide de Cumhurbaşkanı'nın rolünün, uyarı ve tavsiyeden öteye geçmemesi gerektiğine işaret edilmektedir..." AK Parti'de dün Merkez Bankası Başkanlığı ve yardımcılıklarına yapılacak atama konusu açıldığında, Sezer'in bu sözlerinin yer aldığı metin ortaya çıkarılıyor.
Fırat'ın yaklaşımı Ancak, aynı kararında Sezer, bir noktaya daha dikkat çekiyor: "Kuşkusuz Anayasa'da, tarafsızlığı sağlama konusunda özen gösteren Cumhurbaşkanı, siyasal yaşamda bir denge ve kararlılık öğesi olarak düşünülmüş; çoğunluk partisinin emrinde bir yürütme aracı, hiçbir yetki sahibi olmayan 'simgesel' bir Devlet Başkanı durumuna sokulması amaçlanmamıştır..." Sezer, kararında yürütme organı, (hükümet) kavramı içine Cumhurbaşkanı'nın da girdiğini anımsatıyor. O gün Özal ile Demirel arasında yaşanan gerilimin herhangi bir sonuç getirmediği gibi bugün de getirmeyeceği kesin. Hele ki hükümetin önünde kısa sürede çıkması gereken valiler ve büyükelçiler kararnameleri dururken. Bu nedenle AK Parti Genel Başkan Vekili Mir Dengir Fırat'ın da dün vurguladığı gibi; "iki tarafa da daha fazla zarar vermeden, Çankaya ile uzlaşı yolları bulunmalı..." Bir de son dönemde artan duygusal gerilimleri AK Parti içinde yatıştıracak ağabeyler de ortaya çıkmalı.
|